- "... Ah Mirzagül, ah! Mirzagül Bikeş Ben sonsuz mavilerde uçan gökgüvercin Sen de kanadın kanadımda uçan eşimsin..."
- "İleri bakınca, dünya iki şeyden ibaret görünüyordu: Mavi gökyüzü ve sonsuz bozkır. Gökyüzü ve bozkır sonsuz uzakta bir noktada birleşiyor ve tren de bütün hızıyla işte o noktaya kavuşmak arzusuyla yanıp tutuşuyordu." Syf. 366
- "Bir insanın elinden malı mülkü, bütün zenginliği hatta hayatı bile alınabilir, diye söylendi, ama insanın hafızasını almak gibi bir cinayet işlenir mi? Ey rızık veren Tanrı! Eğer varsan, insanların aklına böyle bir şeyi nasıl getirirsin? Yeryüzünde zulüm, kötülük az mı ki!" Syf. 159
- '?Gözlerimi kapayabilir, kulaklarımı tıkayabilir, ama düşünmeden edemezdim.??
- Çocuk kalbinin , çocuk ruhunun bağdaşamadığı herşeyi reddettin. İşte beni teselli eden de budur.Bir şimşek gibi yaşadın sen. Bir defa çaktın ve söndün. Şimşeği çaktıran göktür. Ve gök ebedidir. İşte budur beni teselli eden. Bir tesellim daha var : İnsandaki çocuk vicdanı , tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenemez , gelişemez. Yeryüzünde bizi ne beklerse beklesin , insanoğlu doğdukça ve öldükçe , insanoğlu yaşadıkça , hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır. ..
- Ee, oğlum, eski zamanda atalarımız , zenginlik gururlanmayı, böbürlenmeyi, gururlanma-böbürlenme ise baştan çıkmayı , çılgınlığı getirir , derlermiş.
- Artık dağlara hiç dönmeyeceğim! Balık olarak kalayım daha iyi! Balık olarak kalayım daha iyi! Balık olarak...
- Ee oğlum, insanlar akılları ile değil de zenginlikleriyle tanınmaya , büyüklenmeye kalkışırlarsa , bunun sonun kötü olur.
- Ve bu kitap benim vücudum, Ve bu kitap benim ruhum.
- İnsanlar birbirleriyle niçin dövüşüyor, niçin kan ve gözyaşı dökülüyor, niçin herkes kendini haklı, karşısındakini haksız görüyordu? Gerçek olan neydi? Bir kimse çıkıp tetiği çekenin yalnız kendisi olduğunu iddia edebilir miydi? Dünyaya hakemlik edebilecek bir kimse yoktu!