Babam haklıydı : Şövalyelik kandı.Kandan gelir ve ancak kanla sürdürülebilirdi.

Zalimleri affetmek mazlumlara zulümdür.

Eğer düşmanının sırrını bilmesini istemiyorsan ,dostuna da sırrını söyleme.

İmparatorlukla savaşmadan ,imparatorluk kuramazsın.

Aşkınla yaşa, davan için savaş!

İnsan fanidir...Devlet baki...

"Bir çorbaya söz geçiremeyen, ne kendine ne de dünyaya hükmedebilir. Sadece bir kaşık çorba deyip geçmeyeceksin. Şeytan insana kanından girer. Tek bir kaşıkla başlar insanın nefsine hükmü!"

Önce kitapları yakmaya başladık, sonra insanları. İnsanları, onların ruhlarını kurtarmak, ahirette daha az acı çekmelerini sağlamak için yakıyorduk. En doğrusunu Yüce İsa Efendimiz bilir. Zira yaktığımız her bedenin günahlarının tamamen affedileceğini hiç kimse garanti edemezdi. Kitapları ise başkalarının ruhları zehirlenmesin, daha fazla insanı yakmak zorunda kalmayalım diye yok etmek gerekiyordu.

"Yıldızlara baka baka, hangi ülkede olursam olayım, yeryüzünde olduğumu, hangi kültürün içinde olursam olayım, küçük bir kürenin üstünde adım atarak gezindigimi düşünür, kendimi hep güvende hissederdim. Yıldızlar beni kaybolmuşluk duygusundan kurtarıp, bir dünyalı olduğumu bana hatırlatırdı. Pegasus, İstanbul'da da vardı, Roma'da da."

Trajikomik olan şuydu ki,ben bunu yıllar sonra ancak anlayacaktım, binlerce Arapça yazılı İncili sapkınlık kitabı sanarak yakmış, bir o kadar da Latince Kur'an ve Muhammedilerin öğretilerinden bahseden kitabı yine sırf Latince olduklarından İncil sanarak saklamıştık. (Sf: 229)