- Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
- Bana Granadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Yolların oğluyum ben, ülkem kervan, yaşamımsa yolculukların en beklenmedik olanı.
- Acı da olsa gerçekle yüz yüze gelmekten kaçınmayalım, gerçek olmayanı değerli takılarla süslü olsa da küçük görelim.
- Bir gün dünyada herkesin birbirini anlayabilmesi için çalışmak ideallerin en soylusu değil midir?
- Nereye gidersen git, birileri sana derinin rengini ve dualarını soracak. Onların itkilerini hoşnut etmekten uzak dur! Oğlum, çoğunluk önünde boyun eğmekten kaçın! İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Yahudi olsunlar, seni olduğun gibi kabul etmeliler ya da seni yitirmeyi göze almalılar. İnsanların görüşünü dar bulduğun zaman kendi kendine Tanrı'nın ülkesinin çok geniş olduğunu söyle; O'nun elleri çok geniştir, O'nun yüreği de çok geniştir. Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama.
- Bir çok şehir İslam topraklarında kendilerinden daha misafirperverinin bulunmadığını iddia eder, ama sadece Semerkant sakinleri bu unvana layıktır. Bildiğim kadarıyla hiçbir seyyah barınmak veya beslenmek için para ödemek zorunda kalmamıştır bugüne dek; misafirlerini veya muhtaçları ağırlamak için bütün servetini harcamış nice aileler tanıyorum. Yine de onların kendilerine pay çıkartıp böbürlendiklerini duymazsın asla. Her köşe başında göze çarpan ve yoldan gelip geçenler susuzluklarını giderebilsin diye sürekli soğuk suyla dolu olan çeşmeleri sayısı iki bini geçer. Kimi pişmiş topraktan kimi bakırdan veya çinide yapılmıştır ve hepsi Semerkantlıların hayratıdır; insanların hayır duasını alabilmek için bir kişi bile bu çeşmelerin üzerine adını yazdırmaya tenezzül eder mi sanıyorsun?
- Eğer önündeki kapılar bir daha yüzüne kapanacak olursa, hayatının sona ermediğini düşün. Sona eren şey yalnızca hayatlarının birincisidir ve diğeri başlamak üzere sabırsızlanmaktadır. O zaman bir gemiye bin, seni bekleyen bir kent vardır.
- "İnsanlar her yerde yoluna çıkacak, kadın-erkek binlerce insan seninle gelmek isteyecek. Onlara sadece şunu söyleyeceksin: 'Bana bakın, yüzüme iyice bakın çünkü beni bu görüntümle bir daha göremeyeceksiniz."
- Sultan buyurdu ki: "Şu Abbasiler tuhaf herifler! Ataları dünyanın yarısını fethettiler, en bereketli kentleri kurdular. Bir de bugünkü hallerine bak! Ellerinden imparatorluklarını alıyorum razı geliyorlar. Başkentlerini alıyorum. Mutluluk duyup beni hediyelere boğuyorlar. Halife'de bana " Tanrı'nın bana verdiği bütün ülkeleri sana veriyorum, bana emanet ettiği bütün müslümanları sana teslim ediyorum" diyor. Sarayını, kendini, haremini korumam için yalvarıyor. Ama iş kızını istemeye geldiğinde, isyan edip, onurunu korumak istediğini söylüyor. Uğruna savaşmak istediği tek yer, bir bakirenin kıçı mı?
Git söyle, bu kızı alacağım. Bu imparatorluğu ve Bağdat'ı aldığım gibi..." - İnsan geçmişin yok olması karşısında kolay avunur; asıl kaldırılamayan, geleceğin yok olmasıdır.