- ... Hayyam, bilinmeyen sayıyı göstermek için Arapçadaki "şey" terimini kullanmış; İspanyolların ilmi eserlerine "Xay" olarak geçen bu kelime zamanla kısaltılıp sadece ilk harfine indirgenmiş, sonra da "X" tüm dünyada bilinmeyen sayının simgesi hâline gelmişti.
- - insan sarap icmek isteyince sakisini ve keyif arkadasini dikkatli secer.
Facali Surat'in sesi biraz yukseldi:
- ben kendi payima agzima bir damla sarap koymam, mekanim cennet olsun isterim. sen oraya, yanima gelmeye pek istekli degilsin herhalde. - Ne mutlu dünyaya hiç gelmemiş olana.
- Cennet de sende, cehennem de.
- Denize düşüp kaybolan su damlası, toprağa karışan toz zerresi. Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
- Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten!
Ömer Hayyam - - Gidiyorsun.
- Evet. Ama başka türlü.
- İnsan nasıl "başka türlü" gidebilirmiş?
- Seninle birlikte gidiyorum. - Marta, benim ısrarım üzerine iki güzel kumaş aldı. Biri kara ama üstü simlerle kaplı, öbürüyse gök mavisi yıldızlarla kaplı ham ipekten. Bana geceyi ve şafağı armağan etti.
- Kitapların büyüsünden sık sık söz edilir. Ama bu büyünün çift yönlü olduğu pek söylenmez. Bir okumanın büyüsü, bir de kitaplardan söz etmenin büyüsü vardır. Ben yaşamımda kitapların bu vasfını sık sık duyumsayabildim. Yabancı bir kadınla birliktesin, sana ne okuduğunu soruyor veya aynı şeyi sen ona soruyorsun, eğer ikiniz de kitap okuyanlar alemine aitseniz paylaşılmış bir cennete el ele girmek üzeresiniz demektir. Bir kitaptan diğerine geçilir, kahramanlıkları, duyguları, efsaneleri, fikirleri, üslupları, umutları birlikte öğrenirsiniz.
- Gözyaşıyla ödenmiş bedel, tuzlu suyla geri verilmez.