- Onun için bütün etrafında ve kendi mazisinde Nuran'ı aramak, her şeyde ondan bir tat bulmak, onu asırların boyunca efsanede, dinde, sanatta, az çok ayrı çehrelerde; fakat daima kendisi olarak karşısında görmek, yaşama dediğimiz macerayı bir kaç misline çoğaltan bir büyü idi. (Sayfa: 191)
- Gittin ammâ ki kodun hasretile canı bile İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile (Sayfa: 178)
- Kadem kadem gece teşrifi Nâilî o mehin Cihan cihan elem-i intizara değmez mi... (Sayfa: 177)
- ''Buna mukabil türbe mimarîsizdi ve içinde dört asır hayata yattığı yerden tesir etmiş bir ölü vardı. Duvarlarına, parmaklıklarına eller sürülüyor, dualar ediliyordu. Hastaları iyileştiriyor, ümidi olmayanlara ümit kapıları açıyor, sabır, feragat, tahammül öğretiyordu.'' (Sayfa: 203)
- ''Halbuki insan doğduğu günden itibaren mağluptur, şefkate muhtaçtır.'' (Sayfa: 205)
- ''Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır!'' (Sayfa: 210)
- Zaten az çok bunu kendisi de itiraf ediyordu: ''Bana benzemeyin diyordu. Ben iki yol arasında kalmış bir insanım.'' (Sayfa: 214)
- ''Yoksulluğa alıştım, ihtiyarlığa alışamadım...'' (Sayfa: 218)
- ''Birbirimizi mi, yoksa Boğaz'ı mı seviyoruz?'' (Sayfa: 221)
- ''Bu eski sihirbazlar bizi ellerinde oynatıyorlar...'' (Sayfa: 221)