- Gülüşü bana kaybettiğimi sanığım her şeyi bir lahzada iade etti.
- O, yatakta saçlarını yastığa dağıtmış, tembel tembel kendisini kaldıracak bir vinç bekliyordu. Ben pencerenin önünde, ayakta, yataktan kalkmak hususunda daha atik, kahvaltı meselelerine biraz daha sabırsız bir kadınla tesadüfen evlenmiş olmanın insana verebileceği saadetleri düşünüyordum.
- Realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tayin etmektir.
- Otomobil yerlerinden söktüğü ağaçları tepemizden ata ata gidiyor. Herşeyde bir çocuk saçı yumuşaklığı var. Altı sene evvel bakımsızlıktan ölen küçük kızımın saçları da böyle yumuşaktı.
- Realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tayin etmektir. Hakikati görmüşsün ne çıkar? Kendi başına hiçbir manası ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? İstediğin kadar uzatabileceğin bir eksiklikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin? Bir şey değiştirir mi bu? Bilakis yolundan alıkor seni. Kötümser olursun, apışır kalırsın, ezilirsin. Hakikati olduğu gibi görmek yani bozguncu olmak. Evet bozgunculuk denen şey budur, bundan doğar. Siz kelimelerle zehirlenen adamsınız, onun için size eskisiniz dedim. Yeni adamın realizmi başkadır. Elinde bulunan bu mal, bu nesne ile, onun bu vasıfları ile ben ne yapabilirim? İşte sorulacak sual budur.
- Asıl felaketi o kadar beğendiğim kadınının birdenbire hayatından şikayet edecek kadar herkese benzemesiydi.
- Fakat bizim memlekette aranan kaybolur.Şark oturup beklemenin yeridir.
- Her şey değişebilir, hatta kendi irademizle değiştiririz.Değişmeyecek olan hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.
- Fakat Nuran'ın tebessümü, başının üstüne bütün bir mevsim gibi toplanmış kumral saçları onu hayatın siyasetten, çekişmeden başka, onların çok üstünde, daha çok güzel ve daha çok iyiliğe götürücü ufukları olduğuna, saadetin bazen insana bir metre kadar yaklaşabileceğine, dünyanın zannedildiğinden çok iyi kurulduğuna inandırıyordu.
- Son...Kurtuluş...Her şeyin bitmesi ve perdenin inmesi.O büyük ferahlatıcı boşanma.Bütün kafasındakilere, hepsine birden ''Paydos!'' demek, kapıları açmak ve yol vermek, son zerresine kadar her hatırayı, her hayali, her tasavvuru kovmak ve herhangi bir nesne, cansız ve şuursuz bir mevcut olmak, bu güneş altında parlak bir yılan sırtı gibi, bir ucu dikilen sokağa, güneşin yer yer bir cüzam gibi kemirdiği duvarlara, evlere katılmak, varlığın çemberinden çıkmak, bütün tenakuzlarından kurtulmak...