- "Eğer kendimizi bağışlama kabiliyetimiz olmasaydı, varlığımızı sürdüremezdik."
- Herkesin aynı yalana inanıyor olması, onu hakikat yapmaz.
- " Yazgıya inanmam, ama olaylar bu düşüncemin yanlışlığını kanıtlamak istercesine ardı ardına sıralanmaya başladığında, bunları kurgulayan biri mi var, diye endişelenmekten de kendimi alamam. Geçtiğimiz güz de böyle olmuştu. Asla bir araya gelemeyecek kişiler buluşmuş, hiç ilgisi olmayan olaylar birbirine bağlanmış, konular iç içe geçmiş; böylece biz üç eski kafadar, Beyoğlu'nun o kederli sonbahar günlerinde tuhaf bir serüvenin sert rüzgârıyla savrulurken bulmuştuk kendimizi." Sayfa 1
- " Orta yaşlarımızı sürüyorduk dedim ya, aslında arkadaşlığımız çok eskilere, kısa pantolonla dolaştığımız çocukluk günlerine kadar uzanır." Sayfa 2
- "Kenan ile Nihat'ı, Galatasaray Lisesi'nin Ortaköy'deki tarihî binasının geniş bahçesinde ilk gördüğümde üçümüz de henüz delikanlılığın sınırlarına bile gelmemiştik. Neden arkadaş olduğumuzu bilmiyorum. Aynı sınıfta olmanın doğal bir sonucu desem, onlarca çocuğun arasından neden üçünüz bir araya geldiniz, diyerek kolayca çürütülebilir bu tezim. Belki izcilik..." Sayfa 2
- "Evet, üçümüz de okulun ünlü izci oymağına girmiştik, ama orada bizim gibi onlarca çocuk vardı. Cılız bedenlerimize geçirdiğimiz o güzelim üniformalar, el birliğiyle kurulan çadırlar, yakılan kamp ateşleri, bayram törenlerinde okuldan çıkarken cakalı başlayıp, akşam dönüşünde saatlerce ayakta kaldığımız için bozguna dönüşen yürüyüşler..." Sayfa 2
- " Kişiliklerimiz diyordum; evet, okulun hazırlık sınıfında başlayıp yıllarca süren sağlam dostluğumuzun altında yatan asıl neden buydu galiba. Oldukça farklı olan kişiliklerimiz, yan yana geldiğimizde tamamlanıyor, bizi birbirimize çeken tuhaf bir ruhsal üçgen ortaya çıkıyordu..." Sayfa 3
- "Ruhsal üçgen mi dedim? Kenan duysa, önce şaşırır, sonra bu üçgene esrarengiz anlamlar yüklemeye kalkışırdı. Şaka bir yana Kenan başından beri metafizik konulara ikimizden daha çok ilgi gösterirdi. Benim merakım polisiye romanlardı; Sherlock Holmes'un maceralarına, Arsene Lupin'in hırsızlıklarına, Hercule Poirot'nun karmaşık cinayetleri kolayca çözmesine bayılırdım; hâlâ da bayılırım. " Sayfa 3
- Mesele aklın kabul ettiğini, kalbe anlatmaktı. İşte onu beceremiyordum.
- ..vatan için dökülen kan asla ziyan değildir..