- vatan düştükçe, bazı insanlar yükseliyor, millet bahtına küserken, bazıları şans atına binmiş koşturuyordu.
- kuvvete sahip olan, söze ve karara da sahip olur.
- şehrimizi koruruz, kanımızın son damlasına kadar dövüşürüz gibi hamasi laflarla vatan müdafaası yapılmıyor.
- başka devletlerin oyuncağı olmaktır. kendi askerimizi yabancı bir ülkenin çıkarına cepheye sürmektir..
- kim tamamıyla gayesine ulaşabilir ki hayatta?
- hele vatanın yangın yerine döndüğü bu devirde. insanlar bu kadar mutsuzken, birbirlerini öldürmek için fırsat kolluyorken mesut olmak mümkün mü?
- Kaç savaş geçti bu topraklardan, kaç talan, Kaç kral çıktı tahta, kaç kral hükmedemez oldu, Kaç insan öldü, kaç insan doğdu, Kaç ihanet, kaç aşk, Kaç bayram, kaç ayin, Kaç hasat, kaç düğün yaşandı. Seni bekliyordum.
- Mücadele ister silahla, ister sözle olsun, marifet gerektirir. Marifete sahip olmayan kişiler kazanamaz. (Sayfa,137)
- 1915 senesindeki tehcirden bahsediyordu. sarıkamış'taki ağır yenilginin ardından Alman genelkurmayı'nın tavsiyesine uyarak, ittihat ve terakki'nin aldığı meşum karardan... Anadolu topraklarındaki ermenilerin, düşman kuvvetlerle iş birliği yapma ihtimaline karşı bulundukları yerlerden sürgün edilmesinden.... o sürgün sırasında hayatlarını kaybeden yaşlı,çocuk,kadın on binlerce ermeni vatandaşımızdan.... Harbin en büyük trajedilerinden birinden... ama anlamazlığa vurdum...
- bu topraklarda bir felaket var şehsuvar. sanki suyla değil, kanla beslemişiz tarlaları, sanki güneş değil, vahşi bir ışıkmış günümüzü aydınlatan, bizi emziren annelerimiz memelerinden süt değil, öfke akmış... öyle acımasız, öyle sert, öyle merhametsiz... başka türlü neden bulamıyorum bu katliamlar, bu vicdansızlıklara, bu gadarlığa... o millet, bu millet de değil benim derdim. hepimiz osmanl'ydık işte, al birimizi vur ötekine.... ama adım gibi eminim, bu topraklarda bir kötülük var, her geçen gün biraz daha büyüyen, mani olunamaz bir kötülük...