Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım,
ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Annem de çok severdi bu şiiri ama "bulanmadan, donmadan akmak" kısmına katılmazdı."Yeryüzünün bütün akan suları bulanır, geçtiği yerlerin kiri, pası, çamuru, suyun saydamlığını bozar.Kış güçlüyse donar.Önemli olan bulanmamak, donmamak değil, akmaktır.Su akabildiği sürece, yeniden temizlenmek, soğuğun donduruculuğundan kurtulmak umudu vardır.Kimse saf, kimse masum değildir.Yaşayan kirlenir; önemli olan safiyeti, masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir.Aslolan yaşamdır.Yaşam olduğu sürece saf olmak, masum olmak umudu da vardır."
Babam bu düşünceye karşı çıkmıştı."Suyun özü temizdir." demişti."İnsanın özü de.Önemli olan, bunca kötülüğe, bunca zalimliğe, açgözlülüğe karşı özümüzü koruyabilmek.Dünyanın en zor işi bu.Gündelik hayat acımasızlık çarkı üzerinde dönüyor.Bizi o masum özümüzden uzaklaştırmak için hayat birbirinden parıltılı ilişkiler sunuyor: Yalanla, sahtekarlıkla, bencillikle cilalanmış ilişkiler.Nefsimizin iştahını kabartacak renkli oyuncaklar.Ruhumuzu köle edip, aklımızı bedenimizin emrine sokmak için.İşte buna karşı uyarıyor bizi Mevlana Hazretleri.Ve kirlenmemiş olana, bulanmayana, donmayana övgü düzüyor." (109)