- "Ölümü yoldaş seçenlerin ölümden başka kazanacakları zafer yoktur."
- "İnsanoğlunun en büyük sırrı beynidir. Beynin çalışma biçimi ve kapasitesi tümüyle bilinmemektedir. Genlerimizden gelen bilgiler,duyularımızla algıladıklarımız, deneyimlerle öğrendiğimiz milyonlarca bilginin ne kadarının farkındayız? Duyduğumuz, gördüğümüz, hissettiğimiz, tattığımız, dokunarak farkına vardığımız, bilgilerden sıkça kullanmadıklarımız nerede dııruyor? Zihnimiz bunların ne kadarını siliyor, ne kadarını depoluyor? İşte büyük bulmaca."
- "Çünkü her çocuk bir umuttu. Ve yaşam ne kadar acımasız, insanlar ne kadar kötü olurlarsa olsunlar; onları kendilerinden başka kurtaracak kimse yoktu..."
- "Sözler hakikat değildir, ağzımızdan çıkan seslerdir. Yeryüzünün gelmiş geçmiş en yetenekli söz ustaları dahi yaşamın en basit anlarını bile bize gerektiği gibi anlatamaz. Renkleri gösteremez, kokuyu duyuramaz, dokunuşun verdiği hazzı hissettiremez, sesleri işittiremez, yiyecekleri tattıramaz, diyelim ki bir mucize oldu bunları yaptı; ama insanların ruhunda olup biteni aktaramaz. Belki akıl yürütür. Belki gürbüz düşüncesini aklın üç ayağından biri olan mantığın üzerine bindirip zihnin sonsuz ufuklarında keyfince gezdirir, ama insan ruhunun an be an değişen halini asla gerektiği gibi anlatamaz."
- "Ben iyiliği, sadece iyilik olsun diye yapmayı seviyorum, kötülükten kaçınmayı, kötü olmadığım için yapmayı istiyorum, iyi olduğumda birinin bana ödül vermesi ya da kötü olduğumda birinin beni cezalandırılmasından korktuğumdan değil."
- Tatlı bir ömür gibi gitmeye niyetlendin Ayrılık atını eğerledin inadına. Git, yeni ülkeler gör, büyülü diyarlarda gez. Ama benimle eğleştiğin toprakları da unutma, hatırla emi! Gittin ey sevgili şimdi yollardasın Ayın değirmisini başına yastık yapmış uyumaktasın güzel uykular, renkli düşler seninle olsun ama bir zamanlar dizlerimde yattığını da unutma, hatırla emi.
- Her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
- Annem yeni gömlekler dikmişti bana, kumaşa sinen kokusunu topladım.
- Kaç arkadaş bıraktık, bu kentin kırmızı topraklarında? Kaç gülüş söndü yüzümüzde?
- FELSEFE Güneşin altında antik bir ihtiyar, dünyayı parlatıyor yapraklarla; tarihin gövdesi delik deşik.