- Hayatımın her anı yeni olaylar birikimiyle yüklü ve bu yeni olayların her biri kendi sonuçlarını beraberinde getiriyor; öyle ki ben yola çıktığım sıfır noktasına dönmek istedikçe ondan daha çok uzaklaşıyorum: Bütün eylemlerim bir önceki eylemin sonucunu silmeye yönelik olsa ve bu silme işleminde yüreğimi aniden ferahlatarak umudumu arttıran kayda değer sonuçlar elde etmeye başarsam da önceki eylemin sonuçlarını silme konusundaki her adımımın, durumu öncesine göre zorlaştıran yeni olaylar yağmuruyla karşılaşmama yol açtığını unutmamam gerekiyor ve sırası gelince onları da temizlemek zorunda kalıyorum. Bu nedenle en az düzeyde karışıklık yaratacak en yetkin silme işlemi için adımlarımı dikkatli atmalıyım
- Aynı anda birkaç hayat yaşamak istediğin anlamına gelebilir mi bu? Ya da gerçekten öyle mi yaşıyorsun? Bir kişiyle ya da bir mekanda yaşadığın şeyi bir başkasıyla ve başka bir yerde yaşadığından ayırıyor musun? Her deneyiminde bir hoşnutsuzluk yaşayacağını ve bunun bütün hoşnutsuzlukların toplamıyla denkleşeceğini mi düşünüyorsun?
- Keşke her şey böyle ikiye bölünebilse? Böylece herkes bön ve cahil bütünlüğünden kurtulabilse. Bir bütündüm ben ve her şey doğal, karmakarışık ve anlamsızdı gözümde; her şeyi gördüğümü sanıyordum oysa gördüğüm bir kabuktu yalnızca. Eğer bir gün kendinin yarısı olabilirsen, ki bunu bütün gönlümle dilerim, bütünlüğü olan beyinlerin sıradan zekasını aşan şeyleri anlayacaksın. Kendi yarını ve dünyanın yarısını yitirmiş olacaksın, ama geride kalan o yarı, bin kez daha derin, daha değerli olacak. Hatta her şeyin sana benzer şekilde ikiye bölünüp parçalanmasını isteyeceksin, çünkü güzellik, bilgelik ve adalet parçalardan oluşan şeyde vardır.
- "İkiye bölünmüş olmanın iyi tarafı şu ki Pamela, yeryüzündeki her erkeğin, her kadının, her şeyin kendi eksikliği konusunda duyduğu acıyı anlıyorsun. Bütünken anlamıyordum, dört bir yana ekilen acıların, yaraların arasında, bütün olmayan birinin inanma yürekliliğini gösterebileceği bir ortamda, sağır, iletişimsiz deviniyordum. Sadece ben değil Pamela, ben bölünmüş, parçalanmış bir varlığım, ama sen de, herkes de. Artık ben daha önce, bütünken tanımadığım bir kardeşliğe sahibim, yeryüzündeki bütün sakatlıklarla, eksikliklerle kardeşim."
- Arzular birer anıdır şimdi.
- "Bir daha aşağı inmeyeceğim!" Ve sözünü tuttu.
- ?Ayakkabısını bağlamak için eğilip daha iyi baktı: mantardı, gerçek mantardı, kentin tam orta yerinde bitiyorlardı. Çevresini saran karanlık, kalleş dünya birden gizli zenginliklerini sunuyormuş, yaşamdan halâ, toplu sözleşmenin saat ücreti, ek ücret, çocuk yardımı, pahalılık yardımı dışında da bir şey beklenebilirmiş gibi geldi Marcovaldo?ya.?
- Gerçek yolculuk, alışık olduğumuzdan farklı bir "dışarı"nın içselleştirmesi olarak, beslenmede tam bir değişimi, ziyaret edilen ülkenin dudaklardan ve yemek borusundan geçirilerek tutulmasını ima eder - bitki ve hayvan örtüsüyle, kültürüyle (yalnızca yemek ve çeşnilerdeki farklı uygulamalar değil, unu yoğurmak ya da tencereyi karıştırmak için kullanılan farklı aletler de). Görülebilir her şeyi koltuğundan kıpırdamadan televizyonda da görebildiğin günümüzde anlamı olan tek yolculuk etme tarzı budur.
- Bu tersine çevirilebilirlik olmasa, insan kurban etme düşünülmesi olanaksız bir şey olurdu... Herkes potansiyel olarak hem Tanrı'lara kurban sunan rahip, hem kurbandı... Kurban, kurban olacak başkalarını yakalamak amacıyla savaştığı için kurban olmayı kabul ediyordu...
- Konuşulan kent varolmak için gerekli olandan çok daha fazlasına sahipken, onun yerinde varolan kent onun kadar varolamıyor.