- Sonsuza kadar devam edeceklerine o kadar eminler ki. Fakat edemeyecekler, bunun uzayda güzel bir ateş meydana getiren bir meteor olduğunu, fakat eninde sonunda bir gün çarpacağını bilmiyorlar. Onlar sadece alevi, seninde önceden gördüğün gibi, sadece güzel ateşi görüyorlar.
- Bir dostluğun tam olarak başladığı anı bilemeyiz. Bir kabın içine damla damla dolar gibi, sonunda o bir tek damla kabı taşırır. Böylece iyilikler dizisinin sonunda bir bir iyilik olur ki, insanın yüreği dolar taşar.
- "Bir evin yapılmasını istemiyorsan,ahşap ve çivileri sakla.Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan,kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme,birini ver.Daha da iyisi hiç verme.Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun.Eğer devlet yetersizse,havaleliyse ve vergi delisiyse,insanların devlet üzerine endişelenmesindense bırak böyle olsun.Onlara yarışmalar düzenle,en popüler şarkıların sözlerini,devletlerin başkentlerini veya Iowa'da geçen yıl ne kadar mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar.Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur,öyle lanet olası olaylarla tıka basa yap ki,kendilerini bilgileriyle gerçekten zeki hissetsinler.Sonra düşündüklerini hissedecekler,hiç kımıldamadan hareket ettikleri hissine kapılacaklar ve mutlu olacaklar,çünkü bu tür olaylar değişmezler. Olayların bağlantılarını kurmaları için onlara felsefe veya sosyoloji gibi kaypak şeyler verme.O zaman melankolik olurlar.Bugünlerde birçok adamın yapabildiği gibi,tv duvarını ayırıp tekrar birleştiren kişi,insanı kaba,hayvansı hissettirmeden ölçülüp biçilemeyecek olan evreni ölçüp biçmeye çalışan kişiden daha mutludur..."
- Bir evi çivisiz ve ahşapsız inşa edemezsin. Eğer bir evin yapılmasını istemiyorsan, ahşap ve çivileri sakla. Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Dahada iyisi hiç verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun. Eğer Devlet yetersizse, havaleliyse ve vergi delisiyse, insanların Devlet üstüne endişelenmesindense bırak öyle olsun. Huzur, Montag. Onlara yarışmalar düzenle, en popüler şarkıların sözlerini, devletlerin başkentlerini veya lowa'da geçen yıl ne kadar mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur, öyle lanet olası 'olaylarla' tıka basa yap ki, kendilerini bilgileriyle gerçekten 'zeki' hissetsinler. Sonra düşündüklerini hissedecekler, hiç kımıldamadan hareket ettikleri hissine kapılacaklar ve mutlu olacaklar, çünkü bu tür olaylar değişmezler. Olayların bağlantılarını kurmaları için onlara felsefe ve sosyoloji gibi kaypak şeyler verme. O zaman melankolik olurlar. Bugünlerde birçok adamın yapabildiği gibi, TV duvarlarını ayırıp tekrar birleştirebilen kişi, insanı kaba, hayvansı hissettirmeden ölçülüp biçilemeyecek olan evreni ölçüp biçmeye çalışandan daha mutludur. s.98-99
- Granger durup Montag'la geriye baktı. ''Büyükbabam, herkes öldüğü zaman geride bir şey bırakmalı, derdi. Bir çocuk, bir kitap, bir resim, bir ev, yapmış olduğu bir duvar ya da bir çift ayakkabı. Ya da ekili bir bahçe. Ellerinin bir şekilde dokunduğu ve ruhunun öldüğün zaman gidebileceği bir şey, öyle ki insanlar senin diktiğin ağaç ya da çiceğe baktığı zaman seni orada görebilsinler. Ne yaptığın önemli değil, derdi, yeter ki sen ellerini onun üstünden çektiğin zaman, ona dokunduğun zamanki halini değiştiren bir şey yapmış olasın. Otları sadece biçen bir adamla, gerçek bir bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Otları biçen adam orada hiç bulunmamış gibidir, fakat bahçıvan ömür boyu oradadır.'' s.226-227
- 'Statüko adlı bir Romalıdan nefret ederim,' dedi bana, 'Gözlerini merakla doldur,' dedi, 've sanki on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa. Dünyayı gör. Fabrikalarda yapılan ve parası ödenen herhangi bir rüyadan daha muhteşemdir. Garanti istemez, güvenlik istemez, böyle bir hayvan hiç olmamıştır.' s.228
- Bize ne yaptığımızı sordukları zaman onlara, hatırladığımızı söyleyebilirsiniz. İşte uzun vadede kazançlı olacağımız nokta burası. Bir gün, o kadar çok şey hatırlayacağız ki, tarihin en büyük buharlı kazı makinesini yaparak bütün zamanların en büyük mezarını kazıp, savaşı içine ittikten sonra üstünü örteceğiz. Gelin artık öncelikle bir ayna fabrikası kurmaya ve gelecek yıl boyunca sadece ayna imal ederek onlara uzun uzun bakmaya gidiyoruz.'' s.236
- Ve nehrin her iki kıyısında da, dallarında on iki tür meyve bulunan ve her ay aynı meyveyi veren, bir haayt ağacı vardı. Ve bu ağacın yaprakları uluslara şifa vermek içindi. s.238(son sayfa), (İncil'den)
- Hepimiz aptalız, hem de her zaman. Sadece her gün farklı türden aptalız. Sanıyoruz ki bugün aptal değiliz, dersimizi aldık. Dün aptaldım ama bu sabah değilim. Ertesi gün de anlıyoruz ki, evet, o gün de aptaldık. Bence bu dünyada büyümenin ve ilerlemenin tek yolu mükemmel olmadığımızı kabul edip buna göre yaşamaktan geçiyor.
- " İnsanların başlarına getirip yücelttikleri bir liderleri her zaman vardır...bu, işte sadece bu, zorbaların türediği kaynaktır; ilk ortaya çıktığı zaman, o bir koruyucudur." (7)