- 'İnsanlar neden insanları incitmek ister? Dünyada yeterince incitecek şey yokmuş gibi...'
- Olanaksız; sizin ışığınızı size yansıtan kaç kişi tanırsınız?
- İnsanlar daha çok bir meşaleye benziyorlardı; birileri üfleyinceye kadar yanarlardı.
- Ne kadar nadir diğer insanların yüzleri sizi sizden alıp, kendi duygularınızı, en derin titrek düşüncelerinizi size yansıtırdı?
- Montag gözü kaşınsa, Clarisse'in gözlerini kırpıştıracağını hissediyordu. Fark edilmez bir şekilde çene kasları gerilseydi, Clarisse ondan önce esneyecekti.
- Tümüyle karanlık ortamda, dışarıdaki gümüş dünyanın izi yoktu; pencereler öylesine sıkı kapatılmıştı ki, koca şehrin gürültüsü içeriye, bir mezar gibi olan odaya sızamıyordu.
- Yüzündeki gülümsemenin eriyip yok olduğunun sanki düşlemsel bir mumun uzunca bir süre yandıktan sonra, içindeki donyağının çöktüğünü, mumun söndüğünü hissetti. Karanlıktı. Hiç mutlu değildi.
- Belki kitaplar bizi yarım da olsa mağaralarımızdan çıkartabilirler. Belki bizi, aynı çılgın yanılgılara, hatalara düşmekten alıkoyabilirler.
- Kitaplar bir tür depo gibidir ve biz onlarda unutacağımızdan korktuğumuz şeyleri saklarız. İçlerinde büyülü bir şey yoktur. Büyü, sadece o kitapların anlattıklarındadır. evrenin parçalarını birleştirip bize nasıl elbise gibi sunduklarındadır.
- .... ateş artı su olacak ve bir gün herşey sessizlik içinde kaynayıp karıştıktan sonra, ne ateş ne de su kalacak, sadece şarap olacaktı. Ayrı ve birbirine karşıt iki şeyden üçüncü birşey doğacaktı.