- ''İlle bir hastalık arıyorsanız'' dedi; ''onları öldüren insanoğlunun zalimliğiydi .!''
- ??tık? Kapandı telefon!? Bu da aynı diye geçirdim içimden. Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri? Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz?Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!.. ?
- Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altinda kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir. Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
- ?Her yolculuk bir kader birliğidir.?
- Çağınızın hakkını vermek; çağınıza uyum sağlamakla değil, ona direnmekle mümkün olabilir.
- Kimilerine eksik bir adam gibi görünsem de, yüreğim biliyor ki, şu anda dünyada, yaşamının anlamına varmadan kader rüzgarının önünde sürüklenip giden milyonlarca kişiye göre fazlalıklarım da var..
- Hepsi futbol düşkünü, hepsi iddialı, hepsi konuşkan, hepsi zengin ve hepsi kilolu ve hiçbiri kitap okumaz. Kimi bunu övünerek söyler; kimi de daha terbiyeli sayılabilecek bir tavırla, kitap okuduğunu belirtir ama hemen ekler: "Öyle roman moman değil, ciddi kitaplar okurum ben."
- İngilizce mesaj... Birçok kişi için artık yadırganmayan bir şeydi bu. Yeni yetişenlerin özellikle biraz daha iyi durumda olanları, iş adamları, bankacılar böyleydi artık. Yarı yarıya İngilizce konuşuyorlardı: Great, wow, drastic, charisma, trendy, benchmark, success story, first class düşmüyordu dillerden.
- Amerikan dizilerinin etkisi bununla da sınırlı değildi. Yeni çıkan laflardan birisi de "Kendine çok iyi bak!"tı. "Take care of yourself"in çevirisi oluyordu bu da. Gençler bazen telefonu kapatırken "Döncem sana, döncem!" diyorlardı. Yani "I'll call you back!"
- 1922-23'teki Alman hiper enflasyonu sırasında bir Amerikan doları, 4,2 trilyon Alman markı olmuştu.