- Türkiyenin klasik politikaci tipi günün yirmi dört saatinde parti merkezlerinde ve otel lobilerinde dolaşıp siyasi dedikodular üreten dünyaya kapali Anadolu ilişkileri kuvvetli zaman zaman aşırı öfkelenip duygularini açığa vuran romanla siirle dunyada neler olup bittiğiyle müzikle fazla ilgilenmeyen ancak bir davete gittiği zaman kendisine uzatilan mikrofona söyleyebileceği Yemen Türküsü ya da gençlik meyhanelerinden kalma bir iki alaturka şarkı mirildanan ama yüreğinin derinliklerinde sanatla kültürle uğraşmayı abesle iştigal sayan dunyayi bilmeyen herhangi bir konudaki uluslararası terminolojiye yabanci meclise girdiği yada bakan olduğu zaman omuzlarini geriye atarak ağır ağır konuşan kendisinden sürekli biz diye soz eden rastladigi insanlara büyük bir lütuf yapıyormuş gibi Nasilsin bakalim? Diye soran ve cevabını beklemeden yoluna devam eden elini sıktığı insanlarin yüzüne bakmayan devlet ihaleleri şartnameler gibi konulardan iyi anlayan kisilerden oluşur .
- Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı ceken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan. - Acaba yoksullar zenginlerden daha mı çok hastalanıyorlardı,yoksa nüfusları daha çok olduğu için mi hastaneleri dolduruyorlardı?
- Acaba yoksullar zenginlerden daha mı çok hastalanıyorlardı, yoksa nüfusları daha çok olduğu için mi hastaneleri dolduruyorlardı?"
- Acaba yoksullar zenginlerden daha mı çok hastalanıyorlardı, yoksa nüfusları daha çok olduğu için mi hastaneleri dolduruyorlardı?
- Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi?
Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır: Bir erkek. - Sürekli gittikleri meyhanelerdeki nefret atmosferi sanki elle tutulur hale gelir, adı herhangi bir nedenle geçen herkes manevi neşterlerle kesilip biçilirdi.
- - Güzel bir şeye bakınca ağlar mı insan?
"Ağlarmış demek ki" dedim. "Buna güzellik mi diyeceğiz, başka bir şey mi bilmiyorum ama bu kadarı insan yüreğine ağır geliyor, kaldıramıyorsun. Ona bakarken Mevlana'nın sizeleri gelmişti aklıma: Bu aşka ilahi diyemem korkarım / İnsani diyemem utanırım." - Bütün müzik aletlerinin öğrenilme süreci korkunçtur ama herhalde hiçbiri kemanla karşılaştırılamaz.
- Onu bekliyorum,evet,her gün,her an bekliyorum,ama tuhaf bir bekleyiş bu.Umutlanmadan,hatta sanki hiç önemsemeden bekliyorum.Bir üzüntü hissetmiyorum artık.Bu bekleyişin en önemli yönü,sürekli bir durum olması;düşüncelerimin,hayatımın doğal bir parçası gibi.