- Bir kadın olmadan yaşanamayacağı doğru değildir, bir kadın olmadan yaşanmış olunmaz sadece, Kral Kraus.
- Güçlü erkekler, kadınların desteği ile başarılı olurlar, güçlü kadınlar ise, kocalarına rağmen başarılıdır, Lynda Lee-Potter.
- Cumhurbaşkanı Sezer?in oğlu Levent, kendisi gibi bankacı Evren?le Çankaya Köşkü?nde evlendi. ?Fırsat bu fırsat, beş bin kişi çağırayım da nasıl olsa cumhurbaşkanıyım, yalakalık olsun diye mücevherler taksınlar? demedi. Takı töreni yapılmadı. Hediye vermek isteyenlere ?sizin gelmeniz hediye? denildi.
- Hiç düşündünüz mü? Neden ?imdat adam öldürüyorlar? diye çığlık atılır? Veya neden ?yetişin adam öldürüyorlar? diye bağırılır? Çünkü Kadın?sa kimseyi ırgalamaz. Adamsa yardıma koşulur! O nedenle filmlerimizde asla imdat kadın öldürüyorlar? diye bir replik duymazsınız.
- Ölmesini bilmeyen yaşamasını da bilmez. (Schiller)
- Sahipsiz kızlara sahip çıktığı için 1994?te sivil toplum kuruluşları tarafından ?yılın annesi? seçilen Fatma Derin?in randevuevi işlettiği ortaya çıktı! Yılın annesi?ni öz kızı ihbar etti.
- Sayın ahalimiz, şifreli yayınlanan erotik kanallara para ödeyip abone oluyor, gece yarılarına kadar bekliyor, gece yarısı saat 1?de başlayan programları seyrediyor, sonra da ?bunlar ahlakımızı bozuyor? diye RTÜK? e şikâyet ediyordu!
- Aşkı hiç tatmamak mı, yoksa tattıktan sonra yalan olduğunu anlamak ve kaybetmek mi? ?Âşık olan zaten alacağını almıştır, artık bir şey isteyemez, bundan geri o verecektir, hep o verecektir.?
- Sevdiği adam uğruna, kara çarşafa bile girdi İngiliz gelin, Müslüman oldu, Olga Cynthia?ydı, ?Nadide? adını aldı. Kaderin cilvesi mi desek, ne desek. Mustafa Kemal Bandırma?ya binerken İstanbul?a inen bu genç kadının nüfus kâğıdına, doğum yeri olarak Bandırma yazıldı. Çünkü nüfus memuru doğum yerinin Londra Mondra olmaz, olsa, olsa Bandırma?dır diye kaydetti. Memlekte kurtuldu, cumhuriyet kuruldu. Hariciye?ye giren delikanlı, Lozan?da İsmet İnönü?nün özel kalem müdürü oldu. Şak kanun çıktı, hariciyecilerin eşi ecnebi olamaz. İnönü pek beğendiği delikanlıya kıyamadı, boşan, birlikte yaşa, mesleğine devam et dedi. Delikanlı, bu teklifi hakaret olarak kabul etti. Benim için ailesini, memleketini, dinini terk eden eşime bunu yapamam, mesleğimden vazgeçerim, aşkımdan asla dedi. Bastı istifayı, ıvır zıvır işler yaparak, evini geçindirmeye çalıştı. O zamanlar memur değilsen, ayvayı yiyordun. Ayvayı yedi hayatları kaydı. İki millet, iki devlet, iki din arasında perişan olmuşlardı ama aşkları sapasağlamdı. Üstelik Cumhuriyet de sapasağlamdı o dönem. Cumhuriyeti şimdiki gibi sadece parası olanlara değil, gariban ailelerin çocuklarına da fırsat eşitliği sağlıyor, okumaya niyetleri varsa okutuyor. Üniversiteyse üniversite, konservatuvarsa konservatuvar, yeteneğin önünü açıyordu. Delikanlı, delikanlı gibi yaşadı ve öldü. Nadide zatürreeden vefat etti. En çok kızına güvenir, en çok küçük oğlunu severdi. Bu koca yürekli kadının küllerinden doğan kızı, Yıldız, Oğlu Müşfik Kenter?di.
- Yunanlar kitap yapar bu tür öyküleri. Film yapar, dizi yapar. Eleni anlatır, Eftemiya anlatır, okumuşsunuzdur belki, hüzünlenmişsinizdir. Biz pek yapmayız. Hem geleneksel tembelliğimizden, hem de, alt tarafı alın yazısı olarak kabulleniriz olanı biteni. Rumların bize dediği gibi, senin yüzünden oldu demeyiz.