ÖSYM'nin açılımı, Önceden Seçilmişleri Yerleştirme Merkezi gibiydi.

Yalaka medya püskevit'le alay etmeye kalktı. Devlet Bahçeli 'Bisküvi demesini de biliriz, Allah şehide kelle dedirtmesin' dedi. Yalaka medya, bi daha püskevit meselesine girmedi.

İli kişiden biri 'Durmak yok, yola aynen devam' diyordu.

Bir taraftan PKK açılımı yap. Öbür taraftan terör kurbanını milletvekili yap. Bir taraftan Oslo'da masaya otur. Öbür taraftan 'Apo'yu asardım' de... Hakikaten, hayaldi gerçek olmuştu.

Üç defa meydan muharebesi kazanana mareşal derler, üç defa seçim zaferi kazanana siyasetin mareşali derler.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, şehide 'ceset' diyen ilk İçişleri Bakanı'ydı.

Bakıyorsunuz bakıyorsunuz... Tablo hala aynı tablo zannediyorsunuz. Peki ne yapılabilir? Fark, nasıl fark edilebilir? Orijinalin aslında ne kadar değiştiği... Ne hale getirildiği... İlk bakışta nasıl anlaşılabilir? Tek çare var kıyas. Tablonun ilk haliyle... Son halini yan yana koymalı.

Dünyanın en pahalı benzinini kullanmışsın, emekli maaşın yetmiyormuş, traktöre haciz gelmiş, kapına kart faizinden icra dayanmış, vergi çokmuş, zam yapmış. Bilal balkondan el sallarken, senin işsiz oğlan kahvede oturuyormuş. Sakin ola ağlama. Kendi düşen ağlamaz.

PKK'yla hükümet görüşmüyor, devlet görüşüyor misali... Zamları hükümet yapmadı, devlet yaprı da diyebilirdi.

Ensen kalınsa, canın sağolsundu. Garibansan, vatan sağolsun'du.