Sevdiği adam uğruna, kara çarşafa bile girdi İngiliz gelin, Müslüman oldu, Olga Cynthia?ydı, ?Nadide? adını aldı. Kaderin cilvesi mi desek, ne desek. Mustafa Kemal Bandırma?ya binerken İstanbul?a inen bu genç kadının nüfus kâğıdına, doğum yeri olarak Bandırma yazıldı. Çünkü nüfus memuru doğum yerinin Londra Mondra olmaz, olsa, olsa Bandırma?dır diye kaydetti. Memlekte kurtuldu, cumhuriyet kuruldu. Hariciye?ye giren delikanlı, Lozan?da İsmet İnönü?nün özel kalem müdürü oldu. Şak kanun çıktı, hariciyecilerin eşi ecnebi olamaz. İnönü pek beğendiği delikanlıya kıyamadı, boşan, birlikte yaşa, mesleğine devam et dedi. Delikanlı, bu teklifi hakaret olarak kabul etti. Benim için ailesini, memleketini, dinini terk eden eşime bunu yapamam, mesleğimden vazgeçerim, aşkımdan asla dedi. Bastı istifayı, ıvır zıvır işler yaparak, evini geçindirmeye çalıştı. O zamanlar memur değilsen, ayvayı yiyordun. Ayvayı yedi hayatları kaydı. İki millet, iki devlet, iki din arasında perişan olmuşlardı ama aşkları sapasağlamdı. Üstelik Cumhuriyet de sapasağlamdı o dönem. Cumhuriyeti şimdiki gibi sadece parası olanlara değil, gariban ailelerin çocuklarına da fırsat eşitliği sağlıyor, okumaya niyetleri varsa okutuyor. Üniversiteyse üniversite, konservatuvarsa konservatuvar, yeteneğin önünü açıyordu. Delikanlı, delikanlı gibi yaşadı ve öldü. Nadide zatürreeden vefat etti. En çok kızına güvenir, en çok küçük oğlunu severdi. Bu koca yürekli kadının küllerinden doğan kızı, Yıldız, Oğlu Müşfik Kenter?di.
Diğer Yılmaz Özdil Sözleri ve Alıntıları
- Tank taşıyabilen kargo uçakları, İncirlik'e inip kalkmaya başlamıştı. Amerikan basını, Ankara'yla Washington'ın el sıkıştığını, 40 bin Amerikan askeri ile 350 uçağın Türkiye'ye konuşlanacağını yazıyordu.
- Seferberlik falan beklenirken, tam tersi yapıldı.
18 ay askerlik, 15 aya indi.
90 bin kişi erken terhis oldu, AKP'ye duacı oldu. - Tayyip Erdoğan, Siirt'te okul açılışı yaptı.
Karatahtanın başına geçti.
Milli Eğitim'in yeni sloganını yazdı:
Oku, Düşün, Uygula, Neticelendir...
Küçük bir pürüz vardı.
Başharfleri dizince "ODUN" çıkıyordu! - Başbakanımız, Güney Kore'de Hyundai fabrikasını gezdi.
Hyundai CEO'su "Gelmişken, size otomobil hediye etmek isteriz." deyince "Limuzin olsun." dedi. - Mersin limanı satıldı.
İskenderun limanı satıldı.
Amerikalılar, Garanti Bankası'na ortak oldu.
Hülya Avşar'la Kaya Çilingiroğlu boşandı sayın seyirciler...
Bundan önemli mevzu yoktu. - Telsim, İngiliz Vodafone'a satıldı.
Uzanların radyoları, Kanadalılara satıldı.
Yarımca limanı, Araplara satıldı. - Hangi adımlar, hangi sırayla atıldı?
Hangi sansasyon, hangi basit olayın artçısıydı?
Hangi sebep, hangi sonucun iÅŸaret fiÅŸeÄŸiydi?
Hangi niyet, hangi amacın maskesiydi?
Bir bakışta görebilmeniz için hazırladım. - Başbakanların oğlanları köşeyi dönerken, memleket şamar oğlanına dönmüştü... Kosova Barış Gücü'nde görevli Türk yüzbaşı, Alman askerleri tarafından coplarla dövüldü. Almanların komutanı "pardon" dedi, bizimkiler "rica ederiz" dedi, sineye çekildi.
- AB'ye gireceğiz ayaklarıyla, AB'ye uyum adı altında, beş dakkada beşiktaş yasaları çıkmaya başlamıştı. TBMM pazar günleri bile geceyarılarına kadar çalışıyor, milletvekilleri uyukluyor, eller otomatik olarak inip kalkıyordu. Muhabirler vekillerin burnuna mikrofon uzatıyor, "Hangi yasaya oy verdiniz?" diye soruyor, cevap alamıyordu. Çaktırmadan yasa taslaklarının satır aralarına sokuşturulanlar, anca Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra fark ediliyor, "Vayyy şu yasayı çıkarmışız" deniyordu!
- Bir aydır en çok konuşulan mevzu, nihayete erdi.
Başbakan'ın küçük oğlu Bilal evlendi.
Nikâhı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna kıydı. Niye Kadir Abi kıymadı derseniz... Kadir Topbaş o sırada Beyoğlu Belediye Başkanı'ydı. Gerçi, nikâh başvurusu Beyoğlu Belediyesi'ne yapılmıştı ama nikâhı kıymaya rütbesi yetmemişti.
Gelin henüz 17 yaşındaydı. Reşit değildi. Anne babası, evlenme izni verilmesi için dava açtı. Sulh hukuk mahkemesi sakınca olmadığına karar verdi.
Felsefi bi düğün oldu. Çünkü düğünün yapıldığı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda, aynı gün Dünya Felsefe Kongresi vardı. Sabah saatlerinde aynı salonda Dünya Felsefe Kongresi'ne katılan ve açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Sezer, akşamki düğüne katılmadı. CHP lideri Baykal ve Genelkurmay Başkanı da katılmadı. Erbakan davet bile edilmedi. Miting gibiydi, dokuz bin kişi vardı.
Bilal'in nikâh şahidi, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'ydi. Öbür şahitler, Arnavutluk Başbakanı Fatos Nano, Bülent Arınç, Abdullah Gül ve AKP Milletvekili Nevzat Yalçıntaş'tı. Silvio salona girerken jest yapıldı, Klasik Türk müziği yayını kesildi, Pavarotti'den arya çalındı. Silvio "Meraviglioso" dedi, harika yani... Geline evlilik cüzdanını Silvio verdi, elini öptü; damada saat, geline kolye, Başbakan'a kristal vazo, Emine Hanım'a bilezik hediye ettiğini açıkladı.
Kapıda protesto eylemi vardı.
"Çıkarsa tezkere, Bilal gitsin askere" sloganı atıldı.
Biber gazı sıkıldı. Dört bin polis görevliydi.
Salonda sadece TRT ve Anadolu Ajansı'nın çekim yapmasına izin verildi. Öbürlerine servis edildi. Medya takip merkezinin 19 televizyon kanalındaki ölçümlerine göre, düğün için toplam 27 saat 56 dakika yayın yapıldı. Salon 7 bin dolara kiralanmıştı.
Davetlilere, tanesi 3,5 milyon liraya mal olan gümüş kutucuklar hediye edildi. İçinde çikolata vardı.
Guinness Rekorlar Kitabı, el sıkma rekoru kırılacağı beklentisiyle ekip gönderdi. Tayyip Erdoğan'ın tokalaştığı kişileri tek tek saydı. 4 bin 815'te bitti. Hayal kırıklığına uğrandı. Davetli sayısında Türkiye rekoru kırılmış, ancak tokalaşmada dünya rekoru kırılamamıştı. Dünya tokalaşma rekoru, ABD New Mexico Valisi'ne aitti, 8 saatte 13 bin 392 kişinin elini sıkmıştı.
İngiliz Times gazetesi "Türbanlı Diana" başlığını attı. Gelinin annesi "Kızımı Başbakan'ın oğluna değil, Harvardlı'ya verdim" dedi. Genç çift, balayını Beylerbeyi'ndeki Bosphorus Palace'ta geçirdi. Boğaz'a sıfır otel, ünlü moda dergisi Vogue tarafından "dünyanın en romantik oteli" seçilmişti. KESK Genel Başkanı "Memura zam olarak, Başbakan'ın oğlunun damatlık elbisesi kadar para istiyoruz, hepsi o" dedi.