- karşıma çıkan her şey yetersiz. soluduğum her şey yetersiz. dalgalar, odalar, mekanlar, sevgiler yetersiz. suların tadı yetersiz. günlerin uzunluğu yetersiz. haftanın günleri yetersiz.
- her şey geçiyor. hiçbir şey geçmese de.
- kendi sınırsızlığım içinde yalnız kalmaktan korkuyordum ve bir insanın sınırlarına gereksinmem vardı. oysa şimdi kendi sınırsızlığım içinde, yaşamı her zamankinden daha derin algıladığıma göre, bundan sonra hiç korkmamaya kararlıyım. insanın kendi kendinin yükünü taşıması, diğerlerinin yükünü taşımasından daha rahatlatıcı.
- bütün günlerini içerek geçiren,gene de çalışabilen insanları hep kıskanırım. belli bir sarhoşluk içinde yeryüzüne dayanmak daha kolay..
- ...yeryüzünün öyküleri sonsuzdur. biri anlatmayı bitirdiğinde, bir başka yerde, bir başkası anlatmaya başlar... ...yeryüzünün intiharları sonsuzdur. biri, bir yerde intihar ettiğinde, bir başkası intihar etmeye hazırlanıyordur. biri ölmeye başladığında, bir başka yerde yaşama başlıyordur diğeri...
- Artık giderek dünya insanları bana birer fabrika ürünü gibi görünüyor. Tabii bu çok sert bir yargı. İnsanları tanımadan önce kullanılabilecek bir yargı.
- Her sabah yepyeni bir dünyaya kalkıyorum. Her akşam dünyanın bütün yorgunluk acı ve çelişkileriyle dayanamaz duruma geliyorum.
- Beyin, düşünce kendini özgürleştiriyor, fırlıyor, bir roket gibi evrene, boşluğa, sonsuz boşluğa. Onunla birlikte gövde de. Ya da gövde kalıyor da, düşünce gövdeyi koparıp sonsuz boşluğa doğru uçmaya başlıyor. Acı veren bir şey bu. Çok acı veren. Ürküten. Hem de nasıl ürküten!
- Varoluşumuzun en ilginç yanı bu düşünsel oyun. Acı, sevgi, kurtuluş, yalnızlık, mutluluk, kin, ölüm, ağaç, dağ, deniz, çocuk, adam, gece, sabah, evlerin duvarları, dünya, dünyayı saran boşluk, sonsuzluk, hepsi düşüncede oluşuyor. Hayır, ?Corgito ergo sum? demeyeceğim. Peki ne diyeceğim? ?Varım, öyleyse düşünüyorum.?
- Bir şeyin değişeceği beni ürkütüyor, bir şeyin değişmeyeceği de.