- Düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. Hiçbir şey.Hiçbir korku? Aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. Ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. Sakin ol. Öylece dur. Yaşamdan geç. Kentlerden geç. Sınırları aş. Gülüşlerden geç. Anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelere otur Artık hiçbir yerdesin...
- Geçmişti. Hangi zamandaydım? kaç yaşındaydım? yaşanmış yıllara geri mi dönmüştüm?
- Yalnız yaşı olmayan ve dünyalarını kendi içlerinde taşıyan insanlara dayanabildiğimi görüyorum. Artık beni benden alsınlar...
- Uzun zamanım kalmadı. Önümde kalan zaman benim zamanım, benim can sıkıntım, benim hiç'im, ama benim olacak. 40 yıldır düşündüğüm halde, düşünmeye zamanım olmadığı duygusundayım. Varoluşumuzun en ilginç yanı bu düşünsel oyun. Acı, sevgi, kurtuluş, yanlızlık, mutluluk , kin ölüm ağaç, dağ, deniz, çocuk, adam , gece, sabah, evlerin duvarları,dünya,dünyayı saran boşluk,sonsuzluk,hepsi düşüncede oluşuyor. Hayır, " cogito ergo sum " demeyeceğim. peki ne diyeceğim? varım, öyleyse düşünüyorum.
- Ben, insan olma çabasının sürekli üstüne giden ben artık beni benden alsınlar. Atsınlar bir alanın sabah süpürülen, sabah boş şişeleri taşınan büyük bir çöp tenekesine. Ben de biraz onlardan olmak istiyorum. Duyguları ölçüleyen, sevgilerini sevmeyen, acılarını acımayan, yollarını yürümeyen, uykularını uyuyan, iştahlarını yiyen, sevişme isteklerini boşaltanlardan olmak istiyorum. Sevişme isteğinin sonunda tüm aşkları boşaltanlardan olmak istiyorum. Sevişme isteğinin sonunda tüm aşkları üstleyecek yorulmazlığı değil, yorgunluğu istiyorum bir insanın yürek atışlarında. ama sessiz gecelerin sonu var mı sanıyorsun? hayır? hayır mı? o zaman bir anadolu bozkırında özlediğin o adsız ve sıfatsız beni, nasıl oluyor da bir orta avrupa kentinin bu kalabalık, trafiği yoğun caddesinin orta yerindeki, bu kahverengi halı döşeli odasında buluyorsun? Çünkü herkesi, her yerde bulmak mümkün. yazmayı keseceğim. Yeter.gece ilerledi. neredeyse bir çocuk doğurabilirim.
- insan çoğu kez her şeyin son bulduğu duygusuna kapılıyor, oysa yaşamın sonsuzluğunu algılayabilmek için bile yeterli değil bir insan ömrü.
- bütün yaşama cesaretimi ölülerden alıyorum. anlatılarında yaşadığım ölülerden. bu kahrolası dünyayı, yaşanır bir dünyaya dönüştürmeyi başarmış ölülerden. dünyanın ihtiyacı olan, her olguyu vermiş, söylemiş, yazmış ölülerden.
- tüm duyguların en güzeli duygusuzluk; öyle bir duygusuzluk ki, insanın tüm dünyayı ve insanları kucaklayabileceği duygusuzluğunun duygusu...
- ...her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu...
- bir kentin sokaklarında yürüyebilmek... kentlerin sokaklarında yürümek yaşamın en güzel armağanlarından biri.