- "Göğsüme bak! diye haykırdım doktora. Solunumum ne kadar zayıf olursa olsun göğsümün yükselip indiğini görmen gerek! Tanrı aşkına, sen lanet olası bir uzmansın!"
- "Doktor, sesini müziği bastırması için yükselterek odanın diğer tarafına baktı. (Mick Jagger'ın söylediği bu aptal şarkıyı, cehennemin kuytu köşelerinde sonsuza dek duyacaktım.) "Ne diyorsun? Sence şort mu, slip mi?"
- "Neden bahsettiklerini anladığımda içimi korku ve öfke karışımı bir duygu sardı. "Elbette şort!" diye bağırdı diğeri. "Adama bir baksana!"
- "Sakın onu kesmeyin!" diye bağırdı biri. Sesi öylesine yüksekti ve korkuyla öylesine titriyordu ki bağıranın Rusty olduğunu zor anladım. "Sakın kesmeyin, golf çantasında bir yılan varmış! Mike'ı soktu!"
- "Gözleri irileşmiş ve ağızları bir karış açılmış halde ona döndüler; doktorun eli hâlâ aynı pozisyondaydı ama bunun farkında değildi. Petie de kalbi sökülüp çıkarılmış gibi elini göğsüne bastırmış, şok içinde Rusty'ye bakıyordu."Ne... ne diyorsun..." diye kekeledi."
- "Anında yere devirdi!" diye geveledi Rusty korkuyla. "Sanırım iyileşecek ama şuan konuşamıyor bile! Küçük, kahverengi bir yılan. Daha önce hiç rastlamamıştım. Mike'ı soktuktan sonra kapının altından kaçtı ama şu an önemli olan o değil! Sanırım daha önce getirdiğimiz adamı da bu yılan sokmuştu."
- Ben çömlekçi değilim, çömlekçinin çarkı da değilim, ben kilim; elde edilen şeklin kıymeti, çarka ve ustanın maharetine bağlı olduğu kadar kilin öz değerine de bağlı değil midir?
- ?Daha çocuktunuz," dedi Tommy. "Çocuklar ne yaptığının farkında bile değillerdir ki. Tepkilerinin de farkında değildirler, başkalarını üzdüklerinin de. Çünkü başkalarının duygularıyla pek ilgilendikleri yoktur. Anlıyor musun?" Tommy'nin söyledikleri Sue'nun aklına yeni düşünceler getirdi, ama bunu ifade etmekte zorluk çekiyordu. "Fakat hiç kimse de yaptığı hareketin başka insanları üzdüğünü anlamaya çalışmıyor. İnsanlar zamanla daha iyi olmuyorlar, sadece akıllanıyorlar. Akıllandığın zaman sineklerin kanatlarını koparmaktan vazgeçmiyorsun, yalnızca bunu yapmak için daha iyi nedenler buluyorsun. Bir sürü arkadaş Carrie White için üzüldüğünü söylüyor... bunların çoğu da kız, komik, değil mi?... Ama eminim, hiçbiri günün her saniyesi Carrie White olmanın ne demek olduğunu anlamaz. Üstelik umurlarında da değildir." "Peki, ya senin?" "Bilmiyorum!" diye bağırdı Sue. "Ama artık birisi çıkıp da, üzüldüm dedikten sonra işe yarar... dişe dokunur bir şey yapmalı.?
- Sen boşlukta kalmanın ne demek olduğunu bilemezsin Vic.Sen erkeksin, erkekler savaşa gider, kadınlarsa evde toz alır.Bomboş odalarda toz alırken rüzgarın uğultusuna kulak verirsin, bazen de rüzgar kendi içindeymiş gibi gelir insana.Pikaba bir plak koyarsın, aklına bir alay karamsar düşünce üşüşür.Kalkar tuvaletleri ovar, lavaboları parlatırsın.Gözlerin antikacı dükkanının vitrinindeki cicili bicili biblolara iliştiğinde, annenin, teyzelerinin, büyükannenin bu biblolarla dolu büfelerini anımsarsın.
- İmdat çağrısına kimse cevap vermemişti.Oysa romanlar Mors Alfabesi'yle imdat istemeyi akıl eden kadın kahramanların yardımına mutlaka koşarlardı.