- Dağ eriyor da talih erimiyor işte. Talih çelikten bir kasatura... Batıyor ha batıyor içine insanın... Kimse duymuyor ama, kimse bilmiyor.
- Bebeğin kundağı veya şehrin kefeni, hiç fark etmez, her ikisi de duvaktır kıssa dinleyicisine.. Her duvağın altında bir gelin saklıdır.
- Kadınların evi, seslerinin üzerine kuruludur.
Dışarıdan bakarsan, onları evsiz zannedebilirsin.
Oysa kadınlardan tekvin kokusu yükselir. - Salıncağınızı sallayanım ben..
Bir varmış bir yokmuş diyerek sizi avutmaya niyetli..
Kûn fe yekün arasında gerilmiştir o salıncak..
Gelmelerle gitmeler arasında..
Geceyle gündüzdür gıcırtılı ipleri..
Sevdiğiniz nispette bilirsiniz ancak..
Size söylenmiş ninnilerin meleklerden indiğini.. - Terk edildikten sonra da devam ediyorsa, o sevdadır ancak.
"Herkes gittikten sonra"nın hikayesidir, benim hikayem.
İşte bakın! Arkadaşlarımdır şu savrulan yapraklar!
Kopmuş yerinden, dalından düşmüş..
Düşen yapraklar kadar yurtsuz bir kızıyım yeryüzünün. - Ayrılık ile Mağlubiyet'in elleri birleşince..
Özgürlük, onların çocuğu olarak doğdu dünyaya.. - "Hatırlama"yla "unutamama" arasındaki ciddi farktan bahsederdi Hazyereç sık sık.. Hatırlamak. Eskiyi, eski güzel günleri, elbette güzeldi ve şerefli bir zihinsel yolculuktu. "Hatırlamayanlar ancak soysuzlardır" derdi Hazyereç.. Bununla birlikte "unutamama" ve "takılı kalma"ya yönelik ciddi itirazları da vardı onun.. "Unutamamaya tutuklu kalırsan, hiçbir yeni işe değemez ellerin, dikkat et küçüğüm, acıya takılı kalmayasın, acı bilgilerin en en değerlisidir, ancak aşıldıkça bize değer katar, yoksa eritip yutar adamı, bir bataklık gibi seni içine çekip yutmasına asla izin verme.." derdi..
- Gördüm ve bildim.. Görmem ve bilmem ilk anda ona çarptığında, allak bullak oldu, heyecanından yazı masasını darmadağın ederek nazarıma râm oldu..
Ona değince nazarım, bir hayranlık bulutuydu peyda olan aramızda.. Hacer, aşk bulutunun altında yağan yağmura tutuldu.
Gördüm ve bildim..
Görüldüğünü ve bilindiğini fark etti. - Sadakat kadar büyük erdem yoktur dünyada. Lakin gelimli gidimli şu fani hayatta hiçbir şey sana sadık değildir.. Gençlik solar gider yaşlılığında.. Güçten kuvvetten düşeceğin hastalık günleri seni tutup yakalar saçlarının perçeminden.. Veyayurdunu, anneni, babanı yitirirsin.. Sevipte gönlünü bağladığın kişi, bir gün yüzüne bakamaz olur. Bahar dallarının üzerinde eser günü geldiğinde en sert rüzgarlar..
- O cümleciydi..
En uzun cümleleri , en girift dizilişlerle üst üste yığar, anlatımını bir dağ gibi kavi, sağlamca kurardı. Onun sözleri, yüce dağların burcundandı.. Sırrını asla ele vermez, etrafındaki tüm dikkati cümlelerine toplar, dinleyicisini anlattığı şeye odaklar, gösterir, gösterir, daima gösterirdi..