- Uzun bir nişanlılık dönemi konusunda ısrar eden dişi, sıradan talipleri ayıklar ve sonunda, sadık ve sebatkar olma niteliklerini kanıtlamış erkekle çiftleşir. Dişilerin naz yapması aslında hayvanlarda çok yaygındır; uzatmalı flört ve nişanlılık dönemleri de öyle. Daha önce de gördüğümüz gibi, erkek de uzun bir nişanlılık döneminden yarar sağlayacaktır; aksi takdirde başka bir erkeğin çocuğunun bakımını üstelenmek tehlikesi vardır.
- Dişi erkeği inceler ve sadakat ve evcillik işaretleri arar. Erkek topluluklarında sadık koca olma eğilimi değişkenlik gösterecektir. Dişiler bu gibi nitelikleri önceden tanıyabilseler, onlara sahip erkekleri seçerek kendilerine yarar sağlayabilirlerdi. Bunu yapmanın bir yolu da, bir süre elde edilmesi güç dişiyi oynamaktır: Nazlı dişi.
- Erkek fareler, hamile bir dişi tarafından koklandığında bebeğini düşürmesine neden olan bir kimyasal madde salgılarlar. Dişi bu koku ancak önceki eşinin kokusundan farklı olduğunda çocuğunu düşürüyor. Bu yolla erkek fare, olabilecek üvey çocuklarını ortadan kaldırır. Benzer bir örnek erkek aslanlarda da görülüyor. Erkek aslan, yeni bir sürüye geldiğinde sürüdeki yavruları öldürebilir.
- Bölüm başındaki evli çifte geri dönelim. Bu bireylerin her birinin mümkün olduğunca çok sayıda yaşamda kalabilen çocuk ister. Birey çocuklara ne kadar az yatırım yaparsa, o kadar çok çocuk sahibi olabilir. İşleri bu arzu edilen duruma getirmenin yolu, cinsel ortağınızı her çocuğa payına düşenden daha fazla yatırım yapmaya zorlayarak başka ortaklarla çocuklar yapmak için özgür kalınmasını sağlamaktadır. Bu her iki şey için arzu edilen, ancak dişi için ulaşılması daha zor bir strateji olacaktır. Dişi besince zengin, büyük yumurtasıyla erkekten daha fazla yatırım yaparak işe başladığı için her çocuğa daha döllenme sırasında erkekten fazla ?bağlanır?. Çocuk öldüğü takdirde erkekten daha fazla kaybedecek şeyi vardır. Daha da ötesi, ölen çocuğun yerine bir yenisini yetiştirip aynı düzeye getirebilmek için, gelecekte de babadan daha fazla yatırım yapması gerekecektir. Eğer bebeği babanın eline bırakıp başka bir erkekle gitmek gibi bir taktik denerse, baba da çocuğu terk ederek misilleme yapabilir. (Bunun bedeli baba için göreceli olarak daha az olacaktır.) Bu nedenle en azından çocuk gelişiminin ilk evresinde, eğer bir terk etme olayı olacaksa, terk eden büyük olasılıkla baba olacaktır. Benzer şekilde, dişilerin çocuklara erkeklerden daha fazla yatırım yapması beklenir; yalnızca başlangıçta değil, tüm gelişimleri boyunca, örneğin memelilerde, bebeği bedeninde taşıyan annedir. Bebeğin büyütülmesi ve korunmasında yükün çoğu annenin sırtındadır. Dişi eşey sömürülmektedir ve bu sömürünün evrimsel başlangıç çizgisi, yumurtaların spermlerden daha büyük olmasıdır. (Ne kadar da insan davranışlarımıza uyuyor.)
- Bir erkek kurumsal olarak 100 dişiden oluşan bir hareme yetecek kadar sperm üretebildiğine göre, bir hayvan popülasyonunda dişilerinin sayısının erkeklerin 100 katı olmasını beklemeliyiz. Diğer bir deyişle, bir tür için erkek daha ?harcanabilir? ve dişi de daha ?değerli? olmalıdır. Bütün türün bakış açısından yaklaşıldığında bu tamamen doğru. Bir uç örnek ele alırsak, ayı balıklarıyla yapılan bir çalışmada, gözlenen tüm çiftleşmelerin %88?i erkeklerin, % 4?ü tarafından gerçekleşmiştir. (Tarihte o kadar örneği var ki.)
- Doğal seçilim küçük olan ve birleşmek için etkin bir biçimde büyük hücreleri arayan eşey hücreleri üretiminin lehine çalıştı. Öyleyse, iki ayrı cinsel ?stratejinin? evrimleştiğini düşünebiliriz. Birincisi büyük-yatırım stratejisi, yani ?dürüst? stratejiydi. Bu, otomatik olarak, sömürgen küçük yatırım stratejisine, yani ?sinsi? stratejiye kapı araladı. Bir kez ki strateji arasında farklılaşma başladıktan sonra, ara hızla açılmaya başladı. Orta boy eşey hücreleri cezalandırılmış olmalıydı, çünkü daha aşırı olan bu iki stratejinin nimetlerinden yararlanamıyorlardı. Sinsiler gittikçe daha küçüldü ve hızlandılar. Dürüstler ise yatırımlarını gittikçe azaltan sinsilerin bıraktığı boşluğu kapatmak için gittikçe daha büyüdüler ve hareketsizleştiler, çünkü sinsiler onları zaten etkin bir biçimde kovalayacaktı. Dürüstler başka bir dürüstle birleşmeyi ?tercih? ederlerdi elbet. Ancak, sinsileri oyundan çıkartmaya yönelik seçilim basıncı zayıf olmalıydı: Sinsilerin kaybedecek daha çok şeyleri vardı ve bu yüzden de evrim savaşını kazandılar. Dürüstler yumurta oldular, sinsilerde sperm.
- Eğer genlerin %50 si karşılıklı ortak olan ana baba ve çocuklar arasında çıkar çatışması varsa, birbirleriyle akraba olmayan eşler arsındaki çatışma kim bilir ne şiddetle olacaktır. Ortak olarak sahip oldukları tek şey, aynı çocuktaki %50?lik hisselerdir. Anne ve baba aynı çocuğun değişik yarılarının iyiliği ile ilgilendiklerinden, bu çocukların yetiştirilmesinde işbirliği yapmaları her ikisinin de yararına olabilir. Bununla birlikte, anababanın biri, çocuğa yatırılacak masraflı kaynaklardan kendi payına düşenden daha azını yatırıp da işi idare edebiliyorsa, daha iyi durumda olacaktır, çünkü bu şekilde öbür eşlerinden olan çocuklarına daha fazla zaman ayırabilecektir. Bu yüzden de, eşlerden her birinin diğerini kullanmaya çalıştığı ve daha fazla yatırım yapmaya zorladığı düşünülebilir. İdeal durumda, bir birey karşı cinsin mümkün olduğunca çok üyesiyle çiftleşmekten ?hoşlanacaktır? ve her seferinde eşini çocukları büyütmek üzere yalnız bırakacaktır. İlerde de göreceğimiz gibi, bazı türlerde işler gerçekten bu hale geliyor, fakat bir başka türde de erkekler çocuk büyütmenin yükünü eşit bir biçimde paylaşmak zorundalar.
- Balkılavuzu kuşu da guguk kuşları gibi yumurtalarını başka türlerin yuvalarına bırakır. Bu kuş yavrusunun sivri, kancalı bir gagası vardır. Yumurtadan çıkar çıkmaz (henüz gözleri görmemektedir) tüysüz ve pek çok konuda çaresizken, sütkardeşlerini gagalayarak öldürür; dolayısıyla da ölü kardeşler yiyecek için yarışamaz! Bildiğimiz guguk kuşu ise aynı sonuca biraz daha farklı bir yolla ulaşır. Kısa bir kuluçka süresi vardır, bu nedenle de yavru guguk sütkardeşlerinden daha önce yumurtadan çıkar. Yumurtadan çıkar çıkmaz da, mekanik bir davranışla, bütün öteki yumurtaları yuvadan aşağıya atar. Bir yumurtanın altına girer ve onu sırtındaki çukura oturtur. Kanat çıkıntıları arasında yumurtayı dengeleyerek, yavaş, yavaş geri yürür, yuvanın kenarına dayanır ve yumurtayı aşağı fırlatır. Bütün diğer yumurtalara da aynı şeyi yapar. Tüm yuva yalnızca kendine kalıncaya dek. (hain guguk kuşu, ne kadar da günümüzdeki bazı insanlara benziyor...)
- Bir kadın kendi çocuklarını doğurmaya devam ederse, torunlarına tam anlamıyla yatırım yapamaz. Bu nedenle de, orta yaşta doğurganlığın verimsizleşmesini sağlayacak genlerin sayısı artar, çünkü anneanne özverisi, bu genleri taşıyan torunların yaşamda kalmasına yardım eder. Bu dişilerde menopozun evrimleşmesi için olası bir açıklama. Erkeklerin verimliliğinin aniden değil de yavaş, yavaş sona ermesinin nedeni, erkeklerin çocuklarına dişiler kadar yatırım yapmamaları. Bir erkek, bir dişiye çocuk yaptırabildiği sürece, çok yaşlı bile olsa, torunları yerine çocuklarına yatırım yapmakla daha kazançlı olacaktır.
- Orta yaşa gelen insan dişinin doğurganlığının aniden sona ermesi olan menopoz, vahşi atalarımızda sık görülmezdi herhalde, çünkü kadınların çoğu bu denli uzun yaşayamazlardı. Ancak yine de, kadınlarda yaşamın aniden değişmesi ile erkeklerde yavaş, yavaş azalması arasındaki fark, menopozda genetik anlamda ?kasıtlı? bir şeylerin olduğu izlenimini veriyor. Menopoz bir uyum mu acaba?