Bölüm başındaki evli çifte geri dönelim. Bu bireylerin her birinin mümkün olduğunca çok sayıda yaşamda kalabilen çocuk ister. Birey çocuklara ne kadar az yatırım yaparsa, o kadar çok çocuk sahibi olabilir. İşleri bu arzu edilen duruma getirmenin yolu, cinsel ortağınızı her çocuğa payına düşenden daha fazla yatırım yapmaya zorlayarak başka ortaklarla çocuklar yapmak için özgür kalınmasını sağlamaktadır. Bu her iki şey için arzu edilen, ancak dişi için ulaşılması daha zor bir strateji olacaktır. Dişi besince zengin, büyük yumurtasıyla erkekten daha fazla yatırım yaparak işe başladığı için her çocuğa daha döllenme sırasında erkekten fazla ?bağlanır?. Çocuk öldüğü takdirde erkekten daha fazla kaybedecek şeyi vardır. Daha da ötesi, ölen çocuğun yerine bir yenisini yetiştirip aynı düzeye getirebilmek için, gelecekte de babadan daha fazla yatırım yapması gerekecektir. Eğer bebeği babanın eline bırakıp başka bir erkekle gitmek gibi bir taktik denerse, baba da çocuğu terk ederek misilleme yapabilir. (Bunun bedeli baba için göreceli olarak daha az olacaktır.) Bu nedenle en azından çocuk gelişiminin ilk evresinde, eğer bir terk etme olayı olacaksa, terk eden büyük olasılıkla baba olacaktır. Benzer şekilde, dişilerin çocuklara erkeklerden daha fazla yatırım yapması beklenir; yalnızca başlangıçta değil, tüm gelişimleri boyunca, örneğin memelilerde, bebeği bedeninde taşıyan annedir. Bebeğin büyütülmesi ve korunmasında yükün çoğu annenin sırtındadır. Dişi eşey sömürülmektedir ve bu sömürünün evrimsel başlangıç çizgisi, yumurtaların spermlerden daha büyük olmasıdır. (Ne kadar da insan davranışlarımıza uyuyor.)
Diğer Richard Dawkins Sözleri ve Alıntıları
- "..bir doktor, dindar bir kadına sadece birkaç aylık ömrünün kaldığını söylediğinde, bu kadın neden Seyşeller'de bir tatil kazanmış gibi heyecanla gülümsemez? 'Sabırsızlıkla bekliyorum!' demez? Dindar insanlar ölümle karşılaştıklarında neden böyle davranmazlar? Bunun sebebi inanırmış numarası yaptıkları safsatalara içtenlikle inanmamaları olabilir mi?"
- "..bir doktor, dindar bir kadına sadece birkaç aylık ömrünün kaldığını söylediğinde, bu kadın neden Seyşeller'de bir tatil kazanmış gibi heyecanla gülümsemez? 'Sabırsızlıkla bekliyorum!' demez? Dindar insanlar ölümle karşılaştıklarında neden böyle davranmazlar? Bunun sebebi inanırmış numarası yaptıkları safsatalara içtenlikle inanmamaları olabilir mi?"
- Ben son derece inançlı bir inançsızım.
- Deniz fenerleri kiliselerden daha yararlıdır.
- Tüm halkların kabileci atalarına dair epik efsaneleri vardır ve bu efsaneler çoğunlukla, dini kültlere dönüşerek kamusallaşırlar. İnsanlar atalarını sayar, hatta onlara tapınırlar. Bunda da haklıdırlar, çünkü yaşamı anlamanın anahtarı doğaüstü tanrılarda değil, gerçek atalardadır.
- Dinin bizden böylesi eşsiz ve ayrıcalıklı bir saygı görmesini sağlayan önemli özelliği nedir?
- Her şeyi bilen,
Geleceği gören tanrı
Gelecekteki fikrini değiştirmek için,
Her şeye gücü yetme özelliğini kullanabilecek mi? - İnsansı duyguları bir amipten daha fazla olmayan bir insan fetüsü, yetişkin bir şempanzeye gösterilenden çok daha ileri bir saygı ve yasal koruma altındadır.
- Bir önceki bölümdeki mektup arkadaşım rahip, bir yabanarısı sayesinde inançlı olmuştu. Charles Darwin ise inancını, bir başka yabanarısı yüzünden yitirmişti. Darwin şöyle yazmıştı: "Lütufkâr ve her şeye kadir Tanrı'nın Ichneumonidae'yi (Özellikle tırtılların içinde yaşayarak beslenen patazitik bir sinek türü) açıkça canlı Tırtılların bedenleri içinde beslenmesi niyetiyle yarattığına ikna olamıyorum."
- ''Edinilmiş özellikler kalıtsal değildir.Yaşamınız boyunca ne kadar bilgi ve akıl edinirseniz edinin,bir damlası bile çocuklarınıza genetik yollarla geçmez''