- "Yalancılığa da, doğruculuğa da tahammül etmeyen bir dünyadayız."
- "-Düşünsene: Seni de sinirlendiren bazı haller, fikirler, insanlar yok mu hiç?
-Var tabii.
-Saadetini ve neşeni onlara borçlusun. Sana mücadele zevkini veriyorlar. Ve aradığın şey zaferden evvel, bu zevktir." - Aşka ait her mesele, yalnız onunla, onun içinde hallolunur. Aşk kendisine dışarıda ne hedef, ne de vasıta arar. Dışarıdan himayeye de ihtiyacı yoktur. Bir sömürge değil, muazzam bir imparatorluktur o.
- "Ben bir şeyim, meçhul her şeydir. Fakat... unutma ki, ben, varım; meçhul, yoktur. O, sadece olabilir, fakat olmayabilir de! Ben bir realiteyim, o bir imkandır. Bu farkı anlamayan bir aşka sen beni inandıramazsın."
- Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır.
- Şimdi ne yapmalı? Çok defa kendi kendine, bazen çok lüzumsuz bazen de yüksek sesle sorardı: "Ne yapmalı? Ne yapmalı?" Bu sual, bir anın boşluğunu dolduracak meşgaleyi aramaktan başlayarak hayatın bütün meselelerine karşı en doğru ve canlı davranışın ne olabileceğini anlama ihtiyacına kadar büyüyen bir endişeyi içine alır. Yalnız kendisi için değil her insan için sorulan bir sual olur: "Ne yapmalı, ne yapmalı?"
- İşte güzelsin , sevgilim , işte güzelsin.
Gözlerin güvercinler gibidir.. - ...Yalnızım, evet yalnızız. Yani, bak, büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal varlık kendi iç dünyasının mahpusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkum. Yalnızım, evet herkes yalnızdır, yalnızız. Bütün ihtilaflarımızda yalnızlıklarımız çarpışıyor. Hatta kendi kendimizle mücadelelerimizde bile kendilerimiz birbirine karşı yalnızdır...
- Felaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil, annelerle değil. Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.
- "Alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ?sevmek' deyip çıkıyoruz. Onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime."