- Acı çeken ruhlar birbirlerini tanır ve canlıları korkutmak için bir araya gelirler.
- Sevilen kişiye güvenmek daima iyi sonuç verir.
- Deli olmak, düşüncelerini iletmekten âciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede okup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun.
- ...aslında herkes deli, en deliler de deli olduklarının farkında olmayanlar.
- İhanet, senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini taşıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana...
- Bir süre saplantılı biçimde onu düşüneceğim, hayata küseceğim, durmadan karımın beni terk edişini anlattığım içi arkadaşlarım sıkılacak. Gündüz ve gece, gece ve gündüz acı çekeceğim. Bu durum haftalar, aylar belki bir yıl ya da daha fazla sürebilir. Bu daha öncede oldu, tekrar olacak. Eminim. Birisi gittiğinde, çünkü bir diğeri gelmek zeredir. Aşkı yeniden bulacağım.
Yani sadakat nedir ki? Zaten benim olmayan bir bedene ve ruha sahip olma duygusu mu? Birlikte olduğumuz onca yıl benim hiç kimseyle yatmadığımı mı düşünüyorsun?
İnsanoğlunun çektiği işkencelerin en kötüsü çarmıha gerilme. Buna rağmen günümüzde insanlar bunu boyunlarına takıyorlar, yatak odalarının duvarına asıyorlar ve bir işkence baktıklarını unutarak bu sahneyi dinsel bir sembolle özdeşleştiriyorlar.
25 Aralık'ta yapılan Mitras festivalleri, yani natalis invict Solis için kaygılanmayacak kadar İsa'nın mesajını yaymakla meşguldürler. Sonra bir psikopos bu gündönümü festivallerinin inançları için bir tehdit oluşturduğuna karar verdi ve bu karar asla tartışılamadı. İsa'nın tam da o gün doğduğuna olan demirden inancımız var. "Aziz Boniface, Tanrı Odin henüz çocukken onu onurlandırmak için yapılan bir dinsel töreni 'Hristiyanlaştırma' kararı vermiş. Yılda bir kez Germen kabileleri, çocukların bulması için bir meşe ağacının altına armağanlar koyarmış. Bu şekilde pagan tanrılarını mutlu ettiklerini düşünürlermiş." - Yıllar önce birisi bana yaşamım boyunca sahip olduğum sevgililerim arasında bir ortak payda olup olmadığını sormuştu. Yanıt basitti; BEN.
1971 de Kaliforniya Stanford Üniversitesi'nde bir grup araştırmacı, sorguya alınanların psikolojileri üstünde çalışmak için sahte bir hapishane yapmaya karar vermiş. 24 gönüllü öğrenci seçmişler ve onları suçlular ve gardiyanlar olarak ayırmışlar. Sadece bir hafta sonra bu deneyi bitirmek zorunda kalmışlar. Gardiyanlar, iyi ailelerden gelen, normal değerleri olan, terbiyeli kızlar ve erkekler- gerçek birer canavara dönüşmüşler. İşkence sıradan bir olay haline gelmiş ve mahkumlara yapılan cinsel taciz normal kabul ediliyormuş. Projede yer alan öğrenciler, hem gardiyanlar hem de suçlular, büyük travmalar yaşamışlar ve uzun süre tıbbi yardıma ihtiyaçları olmuş ve bu deney bir daha tekrarlanmamış.
Farklı olan herkesi eleştirmeli, dinsel inancımıza bağlı olarak Pazar, Cumartesi ve ya Cuma günleri dini görevlerimizi yerine getirmeli ve orada günahlarımızın bağışlanması için yalvarmalı ve gerçeği bildiğimiz için gurur duyarak kendimizi göklere çıkartıp yanlış tanrıya ibadet eden diğer kabileyi küçümsemeliyiz.
Aşk kimsenin kurtulmak istemediği bir hastalıktır. Buna yakalananlar asla iyileşmek ve bu yüzden acı çekenler tedavi olmak istemezler. - Belki de mantıklı olan tek şey şu dünyada hoşça vakit geçirmektir.
- İnsan hayatını seçemiyor: Hayat insanı seçiyor. Hayatta payına mutlulukların mı, mutsuzlukların mı düşeceğini bilmek mümkün değil. Kabul edip yola devam etmek gerek.
Hayatımızı seçemesek de karşımıza çıkan mutluluklar ve mutsuzluklarla ne yapacağımız bize kalmış. - Sonbaharda çiçeklerden bahsetmek iyi gelir. İnsanın içini ilkbahardaymış gibi ümitle doldurur.