- Ağa Camii'nin arkasındaki sokaklardan birinde Ankara İmam Hatip Okulu'ndan mezun bir Kürt hurdacı vardı. Resmi nikahla evlenen ama ne olur ne olmaz bir de dini nikah olsun diyenleri, köyde bir başka karısı olmasına rağmen İstanbul'da aşık olan çaresizleri, annelerinden babalarından, ağabeylerinden gizli buluşup arkadaşlık ederken kendilerini tutamayıp işi fazla ileri götüren ve suçluluk duygularıyla bunalan muhafazakar gençleri üç beş kuruşa şıpınişi evlendirirdi. Velilerinden izin alamayan gençleri ancak Hanefi mezhebinden biri evlendirebileceği için Hanefi olduğunu da söylerdi.
- "Kafamda bir tuhaflık var" dedi Mevlut. "Ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi."
- Üslup diye adlandırdığımız şey, yaptığımız hatanın tamamıdır.
- Ruhum sanki kendi içine çekiliyordu.
- İnsanın kafasından bir korkuyu, bir düşünceyi, iradesini kullanarak çıkarması mümkün müydü? (...) O halde bir şeyi unutmak istemek, UNUTMAYA NİYET ETMEK, unutmanın iyi bir yolu değildi. Hatta insanın unutmaya niyet ettiği şey aklına daha çok takılıyordu.
- Abdurrahman Efendi: Kızları sürekli kaçan bir baba olmak nasıl bir şey? Biraz utanıyorum ama gurur da duyuyorum. Çünkü kızlarım başkalarının seçtiği kocalara değil, cesaretle kendi seçtiklerine varıyorlar.
- Komünistlerin Atatürk'e sonuna kadar inanmalarına rağmen onun aleyhine sürekli atıp tutmaları, dindarların ise Atatürk'e hiç inanmamalarına rağmen onun aleyhinde hiç konuşmamalarıydı. (İlginç bir karşılaştırma olmuş)
- Gençliğinde komünistlik taslayıp evlenince kapitalist olan çok adam görmüştü Mevlut. Bunların çoğu komünistlerden de ukala olurdu.
- Samiha gibi güzel kızlar zor ve talepkar olur, anlaşılmaz nedenlerle insanı mutsuz edebilirlerdi. Güzel kızlar ancak zengin bir erkek ile evlenirlerse rahat ederlerdi. Oysa Rayiha gibi iyi bir kız, kocası zengin olmasa da sverdi onu.
- Süleyman gibi birinin aşık olabilmesi için önce kadının resmini Pazar Dergisi'nin abazanlar köşesinde görmesi, sonra parasının gücüyle onunla birkaç kere yatıp bağlanması gerekir. Mevlut'un ise kızı hiç tanımaması ama hayal kuracak kadar şöyle bir görmesi gerekir. Benim gibilerin ise bir kadına aşık olması için onunla hayat satrancına oturduğunu hissetmesi gerekir.