- İnsandışı varlıklar, "inek asalağı insan" diye tanımlıyorlardı herhalde zooloji kitaplarında insanı.
- Gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. İnsan soyunun gerçek ahlâki sınavı, temel sınavı(iyice derinlere gömülmüş, gözlerden uzak sınavı) onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: Hayvanlara.
- Ona kadınların en bayağısı gibi, "Beni bırakma, bana sıkı sarıl, oyuncağın yap beni, kölen yap, güçlü ol!" demek için karşı konulmaz bir arzu duydu. Ama bunlar söyleyemeyeceği sözlerdi..
- Düşler, aynı yaşamın farklı dönemleri arasında kabul edilemez bir eşitliği dayatır insana, insanın hiç yaşamadığı şeyler arasında eş düzeyli bir eşzamanlılığı dayatır; ayrıcalıklı durumunu yok sayarak, şimdiki zamanın varlığını yadsır.
- "Ölümden dönen kişilerin neler anlattıklarını bilirsin. Tolstoy, bir öyküsünde bundan söz eder. Bir tünel ve ucunda bir ışık. Yasam ötesinin çekici güzelliği. Oysa, yemin ederim ki ben ışık falan görmedim, işin daha da kötüsü, bilincimi hiç yitirmedim. Her şeyi biliyorsun, her şeyi işitiyorsun, ne var ki onlar, doktorlar, bunun farkında değil ve senin önünde, akıllarına ne gelirse anlatıyorlar, senin duymaman gereken şeyleri bile. Artık iflah etmez olduğunu. Beyninin ayvayı yediğini."
- Unutma, benim iki yüzüm var. Bu özelliğimden belirli bir zevk almayı öğrendim, buna karşın, iki yüzü olmak kolay değil. Çaba gerektiriyor, disiplin gerektiriyor! İsteyerek ya da istemeyerek, ne yaparsam yapayım, yaptığım şeyi iyi yapma tutkusuyla davranırım ben, bunu anlaman gerekir. Bunu, işimi yitirmemek için yapıyor olsam da. İnsanın kusursuz biçimde çalışması, aynı zamanda da o işi hor görmesi çok zordur.
- Ve bu katmerli ihaneti, başarısızlık olarak değil, bir savaş başarısı olarak kabul ediyorum. Çünkü, sahip olduğum birbirinden farklı o iki yüzü korumayı daha ne kadar sürdürebilirim? İnsanı tüketen bir şey bu. Bir gün gelecek, tek bir yüzüm kalacak. Ve bu, kötü yüzüm olacak kuskusuz. Yani ciddi olan. Razı olmayı kabul eden. Beni hâlâ seviyor musun?
- Bu duygu onu kısa süre sonra korkutacaktı. Ne var ki duygulara kimse karşı koyamaz, oradadırlar ve her türlü bastırma girişiminden bağımsızdırlar. İnsan, yaptığı bir hareket,
söylediği bir söz yüzünden kendine kızabilir, ama yasadığı bir duygu yüzünden kızamaz, çünkü duygularımız üzerinde hiçbir gücümüz yoktur. bu durumda elinden gelebilecek tek şey, kendi kendine bunun ne anlama geldiğini sormaktı. - Giz, en çok paylaşılan, en sıradan olan, en çok yinelenen ve herkese özgü olan şeydir: beden ve onun gereksinimleri, hastalıklar, saplantılar. .. Özel yaşamımıza özgü bu
durumları başkalarından utanarak gizlememizin nedeni, bunların son derece bireysel durumlar olması değil, tam tersine, son derece ortak durumlar olmasıdır. - "Ölü yakma fırınının alevi; bizi bu sesten kurtaracak tek şey o. Onları bir daha hiç duymayacağımdan, ancak beni yakarlarsa emin olabilirim."