- Felsefeyi barındıran ruh, kendi sağlığıyla bedeni de sağlam etmeli. Huzur ve rahatın ışığı da dışarıdan görülmelidir.
- Çok gariptir ki; çağımızda işler o hale geldi ki felsefe, anlayışlı insanlar arasında bile, ne teorik ne pratik hiçbir yararı ve değeri olmayan boş ve kuru bir laf olup kaldı.
- Felsefeyi, çocuklar için ulaşılmaz , asık suratlı, çatık kaşlı ve belalı göstermek büyük bir hatadır.
- Bre zavallı insan az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki bir de kendi kendini kötülemeye özeniyorsun?
- Eğitimin insanı bozmaması yetmez, daha iyiden yana değiştirmesi gerekir.
- Belki öteki varlıklarda görüldüğü gibi, insanlar için de doğal yasalar vardır; ama bizde kaybolup gitmiştir; çünkü şu mübarek insan aklı her yere karışıp düzen vermeye, komuta etmeye kalkmış, dünyanın yüzünü kendi büyük iddiaları, kararsız görüşleriyle bulandırmış, karmakarışık etmiş. Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır; bizim dediğimiz, yapma bir şeydir. İnsanlar her şeyi başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler: Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni budur. Aynı şeyin bir ulus bir yüzüne, bir ulus başka bir yüzüne bakar ve o yüzünde durur. Bir insanın babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama eskiden bazı kavimlerde bu adet varmış, hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış; isterlermiş ki ölü böylelikle en uygun, en onurlu bir mezara gömülsün; vücutları ve anıları içlerine, ta iliklerine yerleşsin; babaları sindirme ve özümleme yoluyla kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle bir boşinancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını babasını topraklarda çürütüp kurtlara yedirmenin en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.
- Çocuklarımıza kendi dünyalarından önce, göklerdeki yıldızlardan ve devinimlerin bilimini öğrenmek büyük bir saflıktır. Çocuklarımıza ilk önce kendi iç dünyalarına bakabilmeyi öğretmeliyiz oysa. Anaksimenes, Pythagoras?a şunu yazmış: ?Gözlerimin önünde ölü ve kölelik dururken yıldızların düzeniyle nasıl uğraşabilirim? (O dönemde İranlılara karşı savaşa hazırlanıyorlardı.) Herkesin böyle düşünmesi gerekli; para hırsı, mevki tutkusu, saygısızlık, geri kafalılık içimizden yıkarken bizi, gidip de dünyanın dönüşüyle mi uğraşacağım?? Çocuğa, kendini tanımasını, daha akıllı olup aklını kullanabilmesini, daha iyi ve cesur olmasına yarayacak şeyleri öğrettikten sonra mantığın, fiziğin, geometrinin, güzel konuşmanın ne olduğunu öğretiriz. Böylece aklını kullanmaya başladıktan sonra tercih edeceği bilimin kolayca hakkından gelebilir.
- BİLMEDİĞİNİ SÖYLEME ünyadaki birçok kötülük, daha cesaretle söyleyeyim, dünyanın bütün kötülükleri bizi, bilgisizliğimizi açığa vurmaktan kaçınmayan, reddedemediğimiz şeyi kabul etmeye alıştırmalarından kaynaklanıyor. Her şeyden bilmişçe ve kesinlikle söz ediyoruz. Roma?da bir âdet varmış. Bir tanığın gözleriyle gördüğünü söylediği ve bir yargıcın en kesin kanıtla ortaya koyduğu şeyden bile, ?bana öyle geliyor ki? diye söz edilirmiş. Olabilecek şeyleri bana hiç şaşmazmış gibi yutturmaya kalktıkları zaman o şeylere karşı nefret uyandırıyorlar bende. Önerilerimizin, küstahlığını yumuşatan şu sözleri severim ben: ?olabilir ki kimi yerde, kimisi, der ki sanırım.? Çocukları eğitecek olsam kestirip atarak değil şöyle sorarak karşılık vermeye alıştırırdım onları; ?Ne demek bu? Bundan anlamam, olabilir, doğru mu?? On yaşında bilginler gibi konuşacaklarına altmış yaşında öğrenci gibi kalsınlar. Bilgisizlikten kurtulmak isteyenin onu açığa vurması gerekir. Bilgisizliğin öylesi vardır ki yücelik ve cömertlikten yana bilimden aşağı kalmaz. O bilgisizliği kavramak için de bilimi kavramak için gerektiği kadar bilgi ister.
- Oğlu öldüğü zaman Solon?a, güçsüz ve anlamsız gözyaşları akıtmanın yanlış olduğunu söylemişler. Solon da ?Güçsüz ve anlamsız oldukları için akmaları daha iyi ya!? demiş. Sokrates?in karısı, ?Ah! Bu yargıçlar! Seni haksız yere öldürüyorlar.? diye ağlarken Sokrates, ?Haklı olarak öldürselerdi daha mı iyi olurdu?? demiş
- EVREN VE İNSAN ahip Efendi, bizim köyde dağları kırağı çaldı mı, Tanrı?nın insanlara kızdığını, aynı afetin yamyamların bağlarına da düştüğünü söyler. Dünya bozuldu, kıyamet günü yaklaştı diye herkes iç savaşlarımız karşısında vahlanır. Oysa dünyada bundan daha kötü neler oldu. Hem sonra, kim bilir biz bu hâldeyken dünyanın kaç yeri güllük gülistanlıktır. Başına dolu yağan, dünyanın dört bucağını fırtına içinde sanır. Savoielı köylü demiş ki: ?Şu akılsız Fransa kralı biraz işini bilse pekâlâ bizim beyin kâhyası olabilir.? Adamın hayal gücü efendisinin üstünde bir büyüklük tasarlayamıyor. Hepimiz, farkında olmadan bu çeşit yanılgılara düşeriz ve bundan çok büyük zararlar görürüz. Ancak doğa anamızı bütün genişliği içinde seyredebilen, onun durmadan değişen sınırsız yüzünü görebilen, değil yalnız kendini, bütün memleketi o evren içinde ufacık bir nokta olarak düşünebilen insan her şeyin gerçek değerini kestirebilir.