- Uçarcasına yaşadığım bir aşkın sonunda kanatlarım sende kaldı. Şimdi hayat ne güldürüyor, ne ağlatıyor, ne öldürüyor ne de yaşatıyor. Bir türlü adını koyamadığım şey; sende yok olan aşk bende neden yaşıyor? Şimdi o kadar yabancı ki bana sensiz bu dünya, bilmediği yerlerde insan bildiklerini de kaybediyor.
- Ne zormuş insanın sevildiğini sanması. Tırnaklarıyla kazıdığı bir aşkta, tırnak kadar değerinin olmaması... Ben aşkı, kıracağını bile bile kalbini sevdiğine vermek ve bundan hiç gocunmamak olarak bildim. Uğruna ölünebilecek yaşamlar bulmalı ve sırf bunun için bile yaşamayı göze almalıydım. Aldım! Tek taraflı sevdim. Boşluktaki yanımı da ona verdim. Gözlerindeki sığınakta, kendimi kalbimden astım. "Denize aşık olanlar gel-git'ine katlanır." dedim. Gitti ama gelmedi. Bir adım bile yaklaşmadı bana, hep uzakların yakını oldu.
Yokluğum belki hatırlanır dedim uzak yerlerden. Ama sevilmeyen hatırlanmıyor, gerçekten yitirilmeden. İnsan neler öğreniyor yaşarken. Mesela aşk acısı kalpte oluşuyor ama asıl yarayı ruh alıyor. Yani sonunda her şarkı bitiyor ama hiçbir şarkı ölmüyor. - Sana yaralarımdan bahsedeceğim. Her gelenin eğilip baktığı, sarmak için türlü klişeler denediği ama her seferinde daha çok kanattığı yaralarımdan... sen, en sakındığın yerlerine iğneler batmasının ne demek olduğunu bilir misin? Daha kanayacak bir yerinin kalmadığında, başkalarının giderken açtığı yaraları, kendi kendine dağlayacak gücü bulamamayı?
- Mutlu olmak her şeye sahip olmak değildir. Sahip olduğun kadarını her şey yapmaktır.
- Giderayak gelişlerinde, ansızın gidiyorsun; susar gibi, küser gibi, terk eder gibi... İşte o zaman duruyor zaman ve bitmiyor hiçbir şarkı. O zaman, terk edebiliyorum seni içimden; o zaman, nefret edebiliyorum senden! Ama sadece o zaman, o an.
- Kendime olan suskunluğumu aşmaktı yazmak. Dilimin dönmediğine harf giydirmekti.
- Bazı uçurumlar atlamak için değil, vazgeçmek için vardır.
- Ağlasan da ağlamasan da uğruna ağladığın insan değişmez; çünkü senden akan gözyaşı onda hiçbir şeyi temizlemez.
- Yarım yamalak nefretleri sevmez akıllı kadınlar. Öfkesine değecek düşmanlar lazımdır onlara...
Akıllı kadınlar her şeyine verir ve her şeyini alır. Acıları boylarını aşsa da gıkları çıkmaz. Dillerinde pişmanlık cümleleri dolaşmaz. Kendilerine olan saygılarını ve ayaklar altına almadıkları gururlarına sahip çıkarlar. Kan kusarlar ama kızılcık şerbeti içtiklerini söylerler.
Akıllı kadınlar erkeklerini başkalarına ezdirmezler. Kendileri ezerler. Bunu gururlarını incitmeden yapmaya çalışırlar ama sonunda hep haksız olan onlar olur. Onlar önce susar, sonra sorgular, ondan sonra da cevap verirler. Sustuklarında dillerini dikenli tellerle dolar, konuşunca önce kendileri kanarlar... Akıllı kadınların "konuşacak çok şeyleri olduğu için suskunlukları da büyük olur"
Akıllı kadınlar kendini ezdirmez.
Akıllı kadınlar salağı oynamaz.
Akıllı kadınlar kendilerine haksızlık etmez.
Akıllı kadınlar "mış" gibi yapmaz.
Akıllı kadınlar aşıkken de akıllıdır.
Bu yüzden hep yalnız kalırlar. - Ayrılıkta vardı aşkın içinde. Her şey gibi... Çok seven de az seven de bir gün giderdi. Herkes gibi. Hayat bana bir şey daha öğretti; aşk her şeydir ama her şey Aşk degildi...