- Daemon: "Bir de bu saçmalıklarıma katlanmıyorsun," diye ekledi, hafif bir kahkahayla.
"Bu huyuna bayılıyorum." - Daemon: "İnsan kızları çekici bulup bulmadığımı mı soruyorsun?" diye sordu. Siyah, ıslak dalgalı saçları öne düşmüştü. Küçük su damlaları uçlarından akıp yanağıma düşüyordu. "Yoksa seni çekici bulup bulmadığımı mı soruyorsun?"
- Katy: "Seni çekici bile bulmuyorum." (Yalan! Ding! Ding! Yalan.) "Birazcık bile. Sen..."
Daemon bir anda önümde belirdi, yüzümden bir santim bile uzakta değildi. "Neyim ben?"
"Cahilsin." dedim geriye bir adım atarak.
"Ve?" O da öne bir adım attı.
"Kibirlisin. Kontrol manyağısın." Geriye bir adım daha attım ama hala benim alanımdaydı ve yaklaşıyordu. "Bir de, bir de... Hıyarsın." - Ellerini duvardan aşağıya kaydırıp kalçalarımın yanında durdurdu.
Daemon: "Bence hiç aklından çıkmıyorum. Bir an bile."
Katy: "Aklını kaçırmışsın sen" Nefes nefese iyice duvara yaslandım.
Daemon: "Hatta muhtemelen benimle ilgili hayaller kuruyorsun." Bakışlarını dudaklarıma indirdi. Dudaklarımın aralandığını hissediyordum. "Bahse varım, ismimi defalarca defterlerine yazıyorsun, etrafına da küçük bir kalp çiziyorsun."
Güldüm.
Katy: "Ancak rüyanda Daemon. Düşüneceğim en son kişisin." - Katy: (iç ses)
Ondan hoşlanıyor muydum?
Belki.
Onu çekici buluyor muydum?
Kesinlikle. - Daemon: "Birbirimizden hoşlanıyoruz. Gerçekten. Bunu inkar edip durmamız çok aptalca değil mi?"
- Daemon: "Ben seni iyileştirmeden önce de birbirimizi çekici buluyorduk. Bunu inkar edemezsin çünkü ben... Senden hep hoşlandım."
- "Sakinleştin mi?"
"Sen bir..."
"Bir kez daha uzaylı dersen seni azıcık boğacağım. Anladın mı? Benim ne olduğum meselesini çoktan açıklığa kavuşturduk. Ben sağda solda sen insansın diyerek dolaşıyor muyum?" - Hayatımda hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım. Gel gör ki buna sebep olan bir insan bile değildi uzaylıydı. En azından artık erkek türünün hangi gezegenden gelirse gelsin Öküz olduğunu öğrenmiştim.
- Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Daemon taş gibiydi ama aynı zamanda tam dayaklıktı ve bu, bazen taş gibi olduğu gerçeğini bile gölgede bırakıyordu. Ama her zaman değil.