- Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin. Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin. Bir şey yap adil olsun. Haktan hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin.
- Merhamet ise insan ruhunun kurucu unsurlarından biridir. Merhamet duygusunu yitiren kimse, bir daha kazanamamak üzere kaybetmiş demektir.
- İsmet Özel, "Modern zamanlar, insanların değil, kalabalıkların mutluluğunu düşünür" demişti. Hem kalabalığın bir parçası olmamak için direneceğiz, hem de mutsuz olacağız. Çünkü bu kadar derdimiz ve meselemiz varken, mutlu bir insan olmamızın imkânı yoktur.
- Artık her insanın son kullanma tarihi var. Çünkü karşımızdakine insan olarak değil, imkân olarak bakıyoruz.
- Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada barınamazlar.
- Nasıl bakarsak, öyle görürüz. Örneğin, menfaat penceresinden bakan, herkesi menfaatçi olarak görür. Hangi pencereden baktığımızı anlamak için bir soru: 'Kendini kurtarmak' deyince, aklımıza ilk olarak maneviyat mı geliyor, yoksa maddiyat mı?
- Sezai Karakoç, "tarihte her hareket, hep bir kişinin ayağa kalkmasıyla başlamıştır" diyor.
- İnsan, ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin ise nankörüdür.
- Bir bakkala veya lokantaya 'kanaat' adını verebilirsiniz ve bu çok güzel olur. Nitekim ülkemizdeki birçok bakkal ve lokanta 'kanaat' adını taşır. Buna karşılık, bir süpermarkete yahut dev alış-veriş merkezine 'kanaat' adını veremezsiniz. Çünkü onların peşinde oldukları, başka bir hazinedir. O hazine, rızıkla ilgili olsaydı eğer, 'süper' gibi kibir yüklü kelimeler kullanılmazdı. Galiba durumumuz şu: Hem kanaattan bahsediyor, hem de alış-veriş merkezlerinden çıkmıyoruz.
- Yıllar evvel, Mustafa Kutlu'yla yoksulluk üzerine söyleşi yapmıştım. Şunu demişti: Yoksulluğun tek çaresi var; ahlak. İşte bundan dolayı, 'ülkemizdeki yoksulluk, yokluktan değil, hakkına razı olmayanların çokluğundan kaynaklanıyor' diyoruz.