- Uçsuz bucaksız bir dolaptır dünya
Bizler onun sayısız çekmecesi... - Herkes bir parçamı alıyor hatıra diye.
Çöpçü çöpümü, dünya vaktimi, ve ölüm beni. - Senin yanında ömrüm uzuyor
Diyecektim , demedim. - Rabbim,
Sen olmasan, kimin aklına gelirim ben? - Meslek grupları içerisinde, en dindar bildiklerim itfaiyecilerdir.
Bunun nedenini muhterem büyüğüm Necdet Kutsal'a sordum.
"Ateşin ne kadar yakıcı olduğunu çok yakından gördükleri içindir."dedi. - Nerede bir cenaze görsem, vaktim müsaitse eğer, hemen cenazenin peşine takılıyor, namazını kılıyor, hakkımı helal ediyor, mezarlığa gidiyor, gömülene kadar rahmetlinin yakınıymış gibi davranıyorum.
Bir cenaze daha. Cenaze arabası önden gitti, yirmi kişi kadar olan bizler, camiye yürüyerek gittik. Yolda, döviz bürosunun önünden geçerken, neredeyse herkes, başını döviz bürosunun elektronik panosuna çevirdi ve o an, grup biraz yavaşladı. Ben, hemen önümdeki hacı amcaya çarptım.
Aslında hacı amcaya değil, dünyaya çarptım... - Soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz ve hemen sobanın yanına sokuldunuz. Isınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren, her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın, sobaya en uzak köşesine oturursunuz.
İlk dakikada sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır. Önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen, pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın.
Aşk da böyledir işte... - Mezarlar, top sesleri zamanın
Kim kalıyor güzelden? - Yağmurda koşan bir çocuk olsam
Vedalaşır gibi bildikleriyle.
Kendinden mahrum kalır mı insan?
Kalsam.
Duralım burada, güzel esiyor. - Gözlerimden öpsün, senle yaşamak
Nasılsın, iyi misin?