- Zamandan, kıyısında oturup akışını izlediğiniz bir ırmak yaparsınız. Oysa içinizdeki başsız ve sonsuz olan, yaşamın başsız ve sonsuzluğunun ayırdındadır. Bilir ki, dün, bugünün anısından ve yarın, bugünün düşünden başka bir şey değildir...
- Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır...
- Zira hakiki iyi, üryan olana 'Elbisen nerede?' diye sormaz, ne de evsize 'Evinin başına ne geldi?' diye...
- Malınızdan vermek, az vermektir. Ama kendinizden verirseniz, gerçekten vermiş olursunuz. Sizin malınız, gelecekte yoksun kalma korkusuyla, koruyup sakladığınız şeylerden başka nedir ki? Ve hacıların peşinden kutsal kente giderken, ne olur ne olmaz diye iz tutmayan kumlara kemik gömen bir köpek, gelecekten ne bekleyebilir ki? Yoksunluktan korkmak, yoksunluğun ta kendisi değil midir? Kuyularınız doluyken susuzluktan korkmak, hiçbir şeyin gideremediği asıl susuzluk değil mi..?
- Aklınız ve tutkunuz denize açılan ruhunuzun dümeni ve yelkenleridir. Eğer yelkenleriniz ya da dümeniniz parçalanırsa, çalkalanmaktan ve sürüklenmekten, denizin ortasında kalakalmaktan başka bir şey yapamazsınız...
- Sevdiğiniz zaman "Tanrı yüreğimde" değil, "Tanrı'nın yüreğindeyim" deyin. Sanmayın aşkın rotasını çizebileceğinizi, çünkü aşk sizin rotanızı çizer, sizi buna layık bulursa eğer...
- "Kişi uzaklaşmadan nasıl gerçekten yakın olabilir ki..?"
- "Yol da sizsiniz yolcu da.."
- Öyle acılar vardır ki, onları iyi gizleyemezsek gözlerimizden bir yolunu bulup süzülür ve yanaklarımızı ıslatabilirler.
- Öyle acılar vardır ki, onları iyi gizleyemezsek gözlerimizden bir yolunu bulup süzülür ve yanaklarımızı ıslatabilirler.