- Tuzak: O tehlikeli yanılsama -nasıl demeli?- aşılmaz olmanın, dış dünyanın hiçbir etkisine maruz kalmamanın, önüne bakan açık gözlerle, dokunulmaz olarak kayıp gitmenin o tehlikeli yanılsaması. Uyanık uyurgezer, gören kör. Belleksiz, korkusuz olmak.
- Dibe ulaşmak, hiçbir anlam taşımaz. Ne umutsuzluğun dibine, ne nefretin dibine, ne alkole bağlı düşüşün, ne de kibirli yalnızlığın dibine. Ayağını dibe kuvvetle çarparak su yüzüne çıkan dalgıcın aşırı güzel imgesi, gerektiğinde kendine, düşen kişinin her türlü saygıya hak kazandığını hatırlatman içindir: Tanrı'nın bağışlayıcılığı, yiyecek bahşettiği yeryüzü ve gökyüzü sakinlerine ulaştığı gibi, ona da ulaşır. Günahkar adamlar tıpkı balıkadamlar gibi, günahlarının bağışlanması için yaratılmışlardır.
- Bir gürültü bir soluktur uzaklara kaçan turnalar gibi süzülüp uçan bir karartı (ki bir gıcırtıyı rüzgarlarla yaldızlardı bir zamanlar) şimdi şakaklarında kan Olmasa birisi adım adım koşan ardından kirpiği ok kurşunlu ip kolunda kaskatı Pusulasız talihin bağıyla ağzı tıkalı kör sağır boşlukta kalsa o çıplak saksağan yok olanın suskunluğu artık duyulmasa kim anlardı (bu yazıya gömülü bir yasa (dört nala koşusunda bir aksama) arayıp bulmadan bulanık akşam pusunda) burada şudur anlatılan (ana fikir, ana kayıp) sanat akrabadır savaş narasına (nokta) J. Roubaud
- Ak bir boşluğun arkası karanlıkla doludur. Yazılanı anlamıyorsan yazılmayana bak.
- A kara, ak boşluk diyordu. Bir karanlık, bir aydınlık, bir alacakaranlık... A contrario bir kanıtlamanın varmaya çalıştığı sonuç. Var olması, aynı bağlamda bulunanların tümünün kaçınılmaz olarak inkarına dayanan bir im. Varoluşu inkar olduğu, dolayısıyla bütün sanallığı açığa çıkardığı için, akın saflığı kavranılacaksa, ilk olarak onun farklılığı, başkalığı, siyahla, kırmızıyla, sarıyla, morla karşıtlığı başa konulmalıdır. "Ak boşluk" hiçbir dolayıma ihtiyaç duymadan zıdddını çağrıştırmıyor mu ? Ak olmayıp varolana göz kırpan ak boşluk... Ak sayfada kara yazı... Anlamın ortaya çıkmasıyla kaybolan aklık, dolan boşluk... Ak olduğu, boş olduğu için bir hükmü olmayan kağıt... Anlatı olmayanın anlatılması, Logos'un bağrına yığılmış yatan unutuşa parmak basan kötücül anlatı, gücünü bir açığa vuran, bir saklayan o çürük tohum, o parçalanmışlık, o unutkanlık, o noksanlık...
- Franz Kafka'nın vakti zamanında açıkladığı gibi: Ulaşılacak bir amaç vardır ama yol yoktur; kararsızlıklarımıza, duraksamalarımıza yol adını takarız.
- İlerlemekten vazgeçtin, ama zaten ilerlemiyordun ki, yeniden yola çıkmıyorsun, vardın sen, daha uzağa gidip de ne yapacağını kestiremiyorsun...
- Uyanık değilsin ve hiç uyanmayacaksın. Ölü değilsin ve ölüm bile seni kurtaramayacak ...
- İlerlemekten vazgeçtin, ama zaten ilerlemiyordun ki, yeniden yola çıkmıyorsun, vardın sen, daha uzağa gidip de ne yapacağını kestiremiyorsun...
- Konuşmaktan vazgeçtin ve sana cevap veren tek şey sessizlik oldu. Ama bu sözcükler, boğazında takılıp kalan bu binlerce, milyonlarca sözcük, arkası gelmeyen sözcükler, sevinç çığlıkları, aşk sözcükleri, budalaca gülüşler, peki onları ne zaman bulacaksın yeniden? Şimdi sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun. Ama sen herkesten daha sessiz değil misin?