- Ah Furuğ...
- Cevherim var fakat onu korkudan gönlümün bataklıklarında saklamaktayım.
- Ne tuhaf bir dünya. Kimsenin işine karışmıyorum. Kimseyi incitmiyorum ve her an kendimleyim. Böyle olunca herkes beni kurcalıyor.
- Ey dost, ey kardeş, ey herkes! Yazın tarihini gül soykırımının Aya vardığınızda!
- "...ne sevecendin sevgili, ey biricik sevgili yalan söylerken ne sevecendin ne sevecendin aynaların gözlerini kapatırken..." Syf. 109 (Şiir: İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına)
- o günler geçti sıcak odanın penceresinden dışarıya verdiğim her nefeste, şaşkına döndüğüm kar taneciklerimin tertemiz, yumuşak bir tüy gibi sessizce yağdığı o sessiz karlı günler
- Benim en büyük üzüntüm sizin beni tanıyamamanız ve tanımayı da hiçbir zaman istemeyişinizdir. Belki de siz hala benim aşk romanları ve Resmli Tahran Dergisi'nin öykülerini okumaktan aptallaşmış hafif bir kadın olduğumu düşünüyorsunuz. Keşke öyle olsaydım o zaman mutlu olabilirdim! O zaman en küçük bir sorumluluktan, ilerleme yolunda her atılımdan korkan ve ömrünün sonuna kadar işçi kalmak isteyen bir kocayla küçücük bir odacıkta yaşayarak kaynanasıyla kavga eden, komşu kadınların gevezelikleriyle, kısacası artik anlamsız ve berbat şeylerle yetinen, ipek böceği gibi kendi kozasının karanlık ve sınırlı dünyasında kıvrılıp olgunlaşarak daha büyük ve daha iyi bir dünyayı tanımadan hayatını sona erdiren biri olurdum! Ama ben bu şekilde yaşayamam yaşayamazdım da, kendimi tanıdıkça benim isyankarlığım ve dik başlılığım da hayatın bu aptalca yönüyle başladı. Ben büyük olmak istiyordum ve hala da istiyorum, bir gün dünyaya gelip ertesi gün bu dünyadan kalıcı bir iz bırakmadan giden milyonlarca insan gibi yaşayamam, ben de böyleyim ancak şimdiye kadar kimsenin bana karşı çıkmadığını ve bitirdiğim şeylerin doğru olduklarını asla söyleyemem. Hayır! Ben şahsen hayatımda çok yanıldığımı biliyorum ama kim hayatında davranışlarının, yaptıklarının ve düşündüklerinin tümünün mantıklı ve doğru olduğunu söyleyebilir ki?
- "Keşke bir güvercin olsaydım, Bu dunya sevmek için çok küçük..."
- Kentli bir kadın olarak bağımsız bir kentsel yaşamı tek başına yürümeyi göze almak bugün bile muhafazakar toplumlarda -bizimki gibi- hala ve ne yazık ki aşılamamış bir durumdur. " ... kadının erkek bilincinde ikiye bölünmüş kimliği ve bunun bize doğal bir ikilem gibi sunuluşu şehri fahişelikle özdeşleştirmekle kalmıyor, çıkış yolunu da şehrin dışına ve aileye kaçış olarak bilinçaltımıza işliyor. " Erk ve erkek evcilleştirilmiş ve itaatkar, "masum" kadınlar ister. Çemberin dışına çıkmaya yeltenenler günahkar "öteki"lerdir. Düşmandır, tekinsizdir. "Şiir öteki sestir," der Octavio Paz Çifte Alev' de. "Doğal ve tedirgin edicidir." Furuğ güvenlik çemberinden çıkarak, yaşadığı yerin değerler olarak, coğrafya olarak tam aksi istikamette bir yaşantıyı seçerek tekinsizin alanına girmiştir çoktan.
- ah, bırak kaybolayım sende