- Bugün bile Türk demokrasisinin karşısındaki en büyük engel,inkılâpçı siyasî parti ve gruplardır.Türk münevverlerinin kategorik düşünce alışkanlığından kurtulamamış olması, yani inkılâpçı olmayanın mutlaka muhafazakâr veya reaksiyoner olacağının zannedilmesi de inkılâpçıların demokrasi aleyhtarlığına kuvvet kazandırmaktadır.
- Türkiye'deki politikacı elit mensuplarına Türk halkı hakkındaki kanaatlarını sorunuz.Seçimi kazananlar bu halkın kuvvetli sezgisinden, irfanından, keskin zekâsından, temyiz kudretinden bahsedeceklerdir.İktidarı kaybedenlere göre aynı halk ileriyi göremeyen, kendi çıkarlarının nerede olduğunu bilmeyen, âlimden çok câhile kulak veren, kısa vadeli hırs ve iştahlarının esiri olan bir kitleden ibarettir.Her iki ifadenin arkasındaki motif aynıdır.İktidara gelenlerin de gelmeyenlerin de kendilerinden başka kimseye kıymet vermeyişleri.Halk zekîdir, çünkü kendileri gibi kıymetli insanları seçmiştir; halk cahildir, çünkü kendilerinin kıymetini anlayamamıştır.
- Asıl mesele kültürde yeni olanın mutlaka eskisinden mükemmel olamayacağını göstermektir.Hakikatte zamanın ilerlemesi kültür yaratıcısı için eskiye nisbetle daha büyük imkanları kullanması, yeni gelenin kabiliyetine olduğu kadar eskiden neler öğrenebildiğine de bağlıdır.Bin kelimelik uydurma dille yetiştirilen gençler arasından bin yıllık Türkçeye dayanarak yazan ve düşünen Yahya Kemal ayarında bir şair çıkması beklenebilir mi ?
- Bugün kendimize örnek aldığımız batılıların veya devrimcilere örnek olan Çinlilerin milâttan binlerce yıl önce konuşma ve yazı diline sahip olduklarını biliyoruz
- Yaşadığımız her an, göz açıp kapayıncaya kadar eski olmaktadır ve yeni sadece belirsiz bir boşluktan ibarettir.O sadece zaman içinde derhal kaybolan bir noktadır ve geriye alınmadığı gibi ileriye de bir uzantısı yoktur.Geriye doğru bütün zaman ve mekân eskiye aittir, ileriye doğru olan ise devamlı bir şekilde eskiye eklenmektedir.En yeni diye öğrendiğimiz şeyler bile maziye aittir çünkü bizim onları öğrenmiş olmamız bu yeniliğin artık geçmiş bir zamanda kaldığını gösterir.
- Türk kültürü bizim nesillerimiz için bir müzelik eşya haline gelmiştir.Bugün bir Türk'ün kafasında Üçüncü Ahmet Çeşmesi'nin Paris'teki Zafer Takı'ndan daha fazla manası yoktur.Bir Amerikalı turist gibi biz de bu çeşmenin karşısında "çok güzel" demekten başka bir şey söyleyemiyoruz ve bu "güzel" sıfatının dayanağı olabilecek bütün değerlendirmelerden mahrum bulunuyoruz
- Türk münevverleri bugün kendine bir hüviyet aramaktadır ve bu arama içinde karşılaştığı en kuvvetli alternatif de Türk milli kültürüdür.Şimdi karanlıkta el yordamıyla yakaladığı bazı ipuçlarının hakiki kıymetini anlayabilmesi ve parçaları bir bütün haline getirebilmesi için ortaya ışık tutmak gerekiyor.Bu ışık milliyetçi bir eğitim politikası ile verilebilir.Türk münevverleri yüzyıl önceki Türkçeyi kullanmayacak, ama bin yıl önceki Türkçe metinleri bile anlayacak;yeni harfleri kullanacak,ama üniversite kapısı önündeki kitabeyi görünce alık alık bakmayacak, demokrat olacak ama atalarının siyasi ve idari dehâsından faydalanmasını bilecek;bir Osmanlı Türk'ü gibi ayakları yerde, başı dik, gönlü geniş, kalbi metin olacak, hiçbir zaman basitliğe düşmeyecek.Ve nihayet, milletinin büyüklüğünü anladığı zaman artık fuzulî kurtarıcılık ve akıl hocalığı yapmaktan vazgeçecek
- On yıl aralıksız savaşa girmiş bir millet kendi kıymetlerinden hiç bir şey kaybetmediği halde, onu ilerletmek iddiası ile ortaya atılan sözde problemler, sahte ilerilik gayretleri Türkiye'de Batı'nın bin yıldır yıkamadığı yapıyı kısa bir zamanda darmadağın etti. Böylece Avrupa, medeniyetin bazı tabii çatışmaları yanında onun hakiki nimetlerinden alabildiğine faydalanırken, biz bu medeniyetin sadece posa diye dışarı attıklarını topladık.
- Bazıları anlattığımız meselenin genişliğini göremeyecek kadar dar bir düşünce çerçevesi içindedir, bu yüzden tarih araştırmalarının sonunda "kötü" şeyler çıkabileceği kanaatine sahiptirler. Bunları korkutan, geçmişe duyulan hayranlığın Türkiye'yi eski rejime götürebileceğidir. Eski zamana şahsen hasret duyan kimseler çıkabilir, fakat "ilericilik" aşkıyla tarihe engel olanların bütün gücü de onlara katılacak olsa yine hiç kimse eskiyi geri getiremez. Bir kimse Marmara'nın Konya Ovası'na akıtılacağını söylese bu fikir çok saçma bulunabilir, ama bunun gerçekleşeceğinden korkmak asıl büyük saçmalıktır. Dolayısıyla, olmayacak şeyler üzerine korkular bina etmenin hiçbir faydası olamaz.
- Bugün de çok kimse Tanzimatçıların kendi eserlerini, hatta bizzat Tanzimat ve Islahat Fermanlarını okuyup inceleyecek yerde onlar hakkında şurada-burada söylenmiş olanları aktarmakla yetinmektedirler.