- Şayet berikinin yaptığını kendinizinkinden hakir bulursanız, kibir düşer kalbinize. Yok eğer diğerininki daha âlâ gelirse, bu sefer de başlar haset içinizi kemirmeye. Her halükârda zehirdir bünyeye. Bir çırak için en hayırlısı, hiç bakmamaktır diğer çırakların işlerine.
- "Görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin.Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çekmez. Görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüyü kaldırıp da gönül gözüyle bakarsan kelebeği bulursun karşında.Güzeldir ya kelebek gönlün ona akar.Lâkin gönül gozunle görürsen eğer kelebeğe değil tırtıla sevdalanirsin.
- Ben galiba hep araftayım. Belki de aynı anda çok fazla şeyi düşünüyor ama hiçbirini tutkuyla istemiyorum.
- "Tanrı bizi, kendi halkımızdan korusun."
- Ortadoğu'da öyle bir erkek tiplemesi vardı ki, sevgilisinden yatak odasında tüm arzularına karşılık vermesini bekler, aksi takdirde sinirlenir, hiddetlenirdi; lakin isteklerine uyum gösteren kadın da anında gözlerinden düşer, "orospu" damgası yerdi.Böyleleriyle birlikte olmazsan, "Vay, demek ki beni yeterince sevmiyorsun!" derdi.Küser, somurtur, zorlardı.Birlikte olursan da, "Vay, demek ki aşüftenin tekisin" diyerek küçümser, yaftalar, aşağılardı.Öyle ya da böyle, genç bir kadının bu zihniyet karşısında tutunabilmesi imkansızdı.
- Bazı insanlar dünyayı değiştirmek istiyor, bazıları eşlerini ya da arkadaşlarını. Kendini değiştirmek isteyense çok az. Bana sorsalar ben Tanrı'yı- Tanrı algısını- değiştirmek istiyorum galiba. Ne muhteşem bir şey olurdu. Herkesin yararına.
- Zira Peri biliyordu ki geride kalanlar, bütün zorluklara karşın zaman kalıcı ve sağlam dostlukların,ahbaplıklarrın, geniş sosyal ağların, ailevi dayanışmanın keyfini sürerlerdi. Halbuki temelli göç edenler ya da göçmen ruhlar, aslında çok daha yalnızdır; parçaları eksik yapbozlar gibi... (s. 351)
- Bomba. Bu kelime nereden çıktığı bilinmeyen zehirli bir duman gibi odanın ortasında asılı kaldı. O ana dek konuklar patlamanın ya doğalgaz kaçağından ya da arızalı bir jeneratörden kaynaklanmış olmasını dilemişlerdi içlerinden. Öyle olsa vahameti değişmeyecektir tabii. Ama bomba bambaşkaydı. Bomba trajik bir kaza ya da doğal bir felaket değil; kasıtlı şer, bilinçli kötülük demekti. Her nevi kaza bela ürkütücüydü, tamam. Ama insanın insanı gözünü kırpmadan öldürebilmesi, işte o, karanlığın en dibiydi. (s. 345)
- İnsan gençliğinde yarım kalan bir hikâye yaşıyorsa, unutamıyor kolay kolay. (S. 3789
- Kime "altın kalpli" deriz sahi? Herkese karşı ve asla yalpalamadan iyi olmak, iyi kalmak mümkün mü?