- ?Aşkı ve evliliği bir yarış gibi algıladığını fark edemeden, kaybeden taraf olmaktan korktu.? ?Kelimeler ok gibi çıkmıştı ağzından, geri döndüremedi. Tartıştılar. Yanlış sözler sarf ettiler. Peş peşe gelen ithamlar. Aslında söylemek istemedikleri şeyler söylediler, kastetmedikleri kelimeleri inatla sahiplendiler. Sırf geri adım atmamak için. Sırf eğilmemek, bükülmemek için. Eğilip bükülmeyen sonunda kırılır, düşünmediler. Eğilmeyen bükülmeyen sonunda kırar, düşünmediler.?
- ? ?. Halil Cibran ?.. ?Tereddüt, insana zorluk çıkarır, acı çektirir, bazen azap verir der? ? ?Ne tereddütsüz inanç mümkün. Ne tevazusuz özgüven.? ?Karşıtından beslenir insanı var eden, yukarı çeken nice özellik.? ?Ne yalpalamadan yürümek mümkün öyleyse, ne yolunu kaybetmeden ilerlemek.? ?Gölge olmadan güneş, şüphe olmadan aşk olur mu?? ?Keşke birbirimize dürüstçe: ?Seni seviyorum ama şu anda değil. Seni görmek istiyorum ama bugün değil.? ?Nasıl da tahammülsüz davranıyoruz, aşk söz konusu oldumu şüphenin kırıntısına dahi. Totaliter aşklarımız.? ?Şimdiki zamanı kontrol etmek, ettiğimizi sanmak yetmiyor; geleceği ipotek altına almak istiyoruz. ?Şüpheye ve çelişkiye yer vermeyen aşklar, yalan aşklar!?
- Çocukluğun arka bahçesi vişne ekşisi tadındadır. Hatırlamak, bayramlık elbiselerde leke bırakır. Oysa her şeyi unutmak kabildir. İyidir unutmak, göz temizliğidir. İnsan unutunca ve unuttukça, bir kedi gibi kendi kabahatinin üstünü örtebilir. Yeter ki hafıza üşüsün...
- İnsana en yakışan hal hüzündür? diye düşünürdüm uzun seneler boyu. Hâlâ severim hüznün envai çeşit hallerini, o hazan demlerini, yalnız ve sakince düşünmeyi, bol bol tefekkür etmeyi. Ama artık inanıyorum ki insana en çok yakışan, vicdandır. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, hangi etnik kökenden, sosyal tabakadan, ailevi geçmişten, dini yahut kültürel eğilimden, kılık kıyafetten, köy, kasaba ya da şehirden gelmiş olursak olalım, hangi sofradan kalkıp nasıl bir çatı altında uyursak uyuyalım, kulübe ya da malikâne hiç fark etmez, vicdandır bize en çok lazım olan, en vazgeçilmez, en elzem, yeter ki vicdan...
- İnsan vardır, yüzü güler, gönlü cömert, ufku geniş; onunla oturdukça oturmak istersiniz; muhabbetinden keyif ve feyiz alır, ilham bulur, farkında bile olmadan ne çok şey öğrenirsiniz. Yanından kalktığınızda az buçuk değişmiş, zenginleşmiş olarak yolunuza gidersiniz. Hafiflemiş olarak, rüzgârda tüy gibi. İçinizde bir gonca gül açılır, katmer katmer renklenir. Elinizde olmadan hayata gülümsersiniz.
- Demek sadece uzaktakileri özlemezmiş insan. En yakınındakini de pekala özleyebilirmiş.
- İnsanları uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakın olabilirsin...
- Fark etmez ki gözlerinin rengi. İster denizi hatırlatsın. İster geceyi. Bir sevgi dolu bakmayı bilmeli insanın gözleri. Bir de hep gülmeli göz bebekleri.
- Kaç hayat yaşayınca yoruIur insan? Kaç seneden sonra yaşIı kaç hezimetten sonra bezgin kaç sevdadan sonra kaIpsiz kaç keIimeden sonra IâI oIur kişi? Elif Şafak - Aşk
- Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşindemi koşmalıyım mecazimi yoksa dünyevi semavi yada cismani mi diye sorma! ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Elif Şafak - Aşk