- Demem o ki dostlar, vazgeçebilmek lazım. Eğer bir yol bizi mutlu etmiyorsa onda körükörüne sebat etmek yerine, nefsimizi kendimize rehber kılmak yerine, bırakabilmek lazım. Yazamadığımız kitapları, çekemediğimiz filmleri, geliştiremediğimiz projeleri, yürütemediğimiz meslekleri ve artık bizi sevmeyen sevgilileri bırakabilmek... Vazgeçebilmek, bazen en güzeli!
- Kim olursak olalım, dünyanın hangi yerinde yaşarsak yaşayalım, ta derinlerde bir yerde hepimiz bir eksiklik duygusu taşımaktayız. Sanki temel bir şeyimizi kaybetmişiz de geri alamamaktan korkuyoruz. Neyin eksik olduğunu bilenimiz ise hakikaten çok az. sy:29
- Derviş dedi ki : "Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir.Şeytan dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı dışında, başkalarında değil kendinde ara. Ve unutma ki başkalarıyla değil sadece kendisiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan'ı tanır. " syf :30
- "Her insanın ait olduğu bir fotoğraf karesi vardır" dedi.Be-Ce."insan alıştığı resim karesinde güçlü veya zayıf, çirkin veya güzel, biricik veya sıradandır.Ama ait olmadığı bir resmin içine konursa tüm sıfatlarını kaybediverir.Bir de bakarsın ki, güçlü sandığın o kadar güçlü değilmiş ya da zayıf sandığın o kadar zayıf. Hadi sen de dene. İnsanları en son ait olabilecekleri fotoğraf karelerine yerleştir zihninde ve bir de öyle bak onlara. Bak her şey nasıl farklı görünecek.. !" syf :37
- "Ah,çocuğum dedi yaşlı. " Cehalet kadar aşırı bilgi de yüktür insana. Bilmemek kendi gölgenden korkmana sebep olur; bilmek ise hüzün verir. Biri dışarıdan kuşatır seni, öteki içerden. " syf :41
- "Haddini aşmamak, kalp kırmamaktır edep. Dedikodudan, haksızlıktan ve ithamdan uzak durmaktır edep. Eyvallah kelimesi üzerine kafa yormaktır. Bilmediğin konuda susmak, bildiğin konuda ahkâm kesmemektir edep. İnsan ayrımı yapmamaktır. Aşırılığa gitmemektir." Elif Şafak / Firarperest
- "Bir yerlerde bir yaran olacak, canını yakan bir kıymık, hani işlemiş etine, sızlar derinde ince ince. Çıkarsan çıkaramazsın, atsan atamazsın. Bir yerlerde bir yara izin olacak, ara ara nükseden eski bir sancı, kanayan bir yara. İllaki bir hoşnutsuzluk, bir huzursuzluk, bir hazmedememe halin olacak. İllaki bir uyumsuzluk olacak seninle yaşadığın dünya arasında. Mutluluk beden için iyidir, sağlıklıdır, ama mesele bedeni değil de beyni geliştirmekse eğer, o zaman mutluluktan değil, ancak hüzünden hayır gelir!" [Elif Şafak/Firarperest]
- "Bir yandan şarkılar çıkıyor piyasaya, ardı ardına. Hepsi de aşk üzerine. Sözler benzer, iddialı. Diziler çekiliyor peş peşe. Gene hepsinin ana teması "büyük aşk." Ama televizyonu kapatıp kendi hayatlarımıza döndüğümüz anda, ne yazık ki "büyük aşk"tan anladığımız aslında "büyük ego." Biz elmanın da muhakkak bizi sevmesini bekliyoruz. Yetmiyor. Elmanın hayat boyu sade ve sadece bizi sevmesini, varlığını bize adamasını, biz ne dersek harfiyen yapmasını istiyoruz. Biz aşkı, egomuza hizmet etmekle yükümlü bir kâhya beklemişiz adeta. Ve bu yüzden işte, aşktan nefrete bu kadar çabuk, bu kadar kolay savruluyoruz." [Elif Şafak/Firarperest]
- "Bir kez görmekle ne kadar çok sevilirdi insan. Kapı aralığından uzanan bir baş, perde arkasında bir kadın gölgesi, belli belirsiz bir tebessüm, gözbebeklerinde saklı ateş ve har. Uzaktan da sevilirdi yâr. Mümkündü. Hem mümkün hem imkânsızdı aşk. Hayatın bir parçasıydı dokunmadan sevmek. Yaklaşmadan." [Elif Şafak/Firarperest]
- "Sokaktaki bir berduşun yanında da, Karun kadar zengin ya da Süleyman kadar muktedir görünenin yanında da aynı sakin idrakle durabilmek; saydam ve şeffaf olabilmek; girdiğin mekâna ya da konuştuğun adamın nabzına göre laf değiştirmemek, ince hesap bilmemektir edep" [Elif Şafak/Firarperest]