- Doktorum dedi ki, gerçek acının ne olduğunu görmek istiyorsam, bir salı akşamı Birinci Komünyon'a uğramalıymışım. Beyin parazitleri görmeliymişim. Kemik erimesi hastalarını görmeliymişim. Organik beyinsel bozuklukları olanları, hayata asılan kanserlileri görmeliymişim.
- Fransız İhtilali sırasında, diyor Chloe, hapisteki kadınlar, düşesler, baronesler, markizler, her neyseler işte, üstlerine çıkan her erkeğe veriyorlarmış. Chloe boynuma doğru soluyor. Üstlerine çıkanlara, diyor. Ata binenlere, anlarsın ya. Düzüşerek zaman öldürüyorlarmış.
- Uyanırsın, Air Harbour International. Her kalkış ve inişte, uçak bir tarafa doğru fazlaca yattığında, kaza olsun diye dua ederdim. Hepimizin çaresizlik içinde öleceği , insan bedenlerinin uçağın gövdesinde sıkışıp kalacağı o anı düşünmek uykusuzluğuma ilaç gibi gelir, üstüme dayanılmaz bir uyku çökerdi. Tyler Durden'la işte böyle tanıştım. Uyanırsın, O'hare. Uyanırsın, LaGuardia. Uyanırsın, Logan.
- Beni sorarsanız, ben babamı altı sene kadar tanıdım; ama hiçbir şey hatırlamıyorum. Benim babam her altı yılda bir yeni bir şehirde yeni bir aile kurar. Buna aile demek ne derece doğru bilmiyorum; yeni bir şube açar demek belki daha uygun.
- Yukarıya, Marla'nın odasına çıkıyoruz ve Marla bana doğada yaşlı hayvan görmediğimizi çünkü hayvanların yaşlanır yaşlanmaz öldüğünü söylüyor. Eğer hastalanır veya çaptan düşerlerse, kendilerinden daha güçlü bir canlı onları öldürüyor. Hayvanlar yaşlanmak için yaratılmamışlar.
- "Biz tarihin ortanca çocuklarıyız. Bizi bir gün milyoner olacağımıza, film yıldızı, rock yıldızı olacağımıza inandıran televizyon programlarıyla büyüdük; ama bunların hiçbirini olamayacağız. Ve bu gerçek kafamıza ancak Dank ediyor." S.180
- Hiçliğe yapacağımız iniş başlamıştır. Lütfen kemerlerinizi bağlayın.
- ... Hepimizde Johanneshov markalı aynı koltuktan var, yeşil çizgili... Hepimizde Rislampa / Har markalı aynı kağıt lambalardan var, çevre dostu ağartılmamış kağıttan... Alle marka çatal-bıçak takımım... Çelik üstüne çinko kaplama Vild marka ayaklı saatim... Klipsk marka kitap raflarım... Hemlig marka şapka kutularım... Bütün bunları satın almak için ömrümü verdim ben... Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız abak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler. Halılar. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız.Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.
- Deja vu'nun bir de tersi vardır. buna jamais vu denir. sürekli aynı insanlarla karşılaşıp aynı yerlere gidersiniz, ama her seferinde ilk kez olmuş gibi hissedersiniz. herkes her zaman yabancıdır. hiçbir şey tanıdık gelmez..
- "Hepimiz aynı televizyon programlarını izliyoruz, diyor dudak. Radyoda aynı şeyleri duyuyoruz, birbirimize aynı şeyleri söylüyoruz. Hayatın hiç sürprizi kalmadı. Hep aynı şeyler olup duruyor. Tekrarlar...Çok yakında aynı anda aynı şeyleri düşünmeye başlayacağız. Mükemmel bir uyum içinde olacağız. Senkronize. Birleşmiş. Eşit. Kati. Karıncalar gibi. Böcekler gibi. Koyunlar gibi." Syf.106