- Üreme hayata olan sevgimizi sürdürmek için bir tür gençlik aşısı.
- Ve evet onüç yaşındayım, şişmanım ve ölüyüm... ama yerlerde sürünen özsaygılarını ayağa kaldırmak için sürekli Michelangelo, Noel Coward ve Abraham Lincoln'dan alıntılarla konuşan şu güvensiz homoseksüeller gibi aşırı telafi yoluna da gitmiyorum.
- Evet , kuşkusuz kalbimin atmayı sürdürmesini ve ciğerlerimin nefes alıp vermesini sağlayan şey, umut. Alışkanlıklardan kolay vazgeçemezsiniz.
- Sinema eleştirmenleri ve muhabirleri gerçekten ama gerçekten Cehennem diye bir yerin olmadığına güveniyor olsa gerek.
- Ve evet, şunu da biliyorum ki, ne zaman geniş kalçalı, iri göğüslü, dalgalı saçlı süper seksi yetişkin bir kız, gözlüğünü çıkarmanı ve gözlerini boyayıp buğulu bir ifade vermeyi istese, bu, seni kendisinin zaten kazandığı bir güzellik yarışmasına sokmaya çalışıyor demektir.
- Bu demek oluyor ki ben onları onların beni özlediğinden daha çok özlemeliyim, özellikle de onların beni yalnızca on üç yıl sevdikleri, benimse onları bütün ömrüm boyunca sevdiğim dikkate alınırsa.
- Fiziki olarak orada bulunmadan çevreyi etkilemek oluyor bu. Gıyabında tüketim. Yirmi otuz yıl önce kaydettiğin bir hit parçanın bugün hala, hiç karşılaşmayacağın bir Çinli atölye işçisinin zihninde yer ediyor olması gibi bir şey bu. Bir tür güç: ama amaçsız, aciz bir güç.
- Bu devler, hiçbir nedeni yokken yemekleri mutfağa geri gönderirler. Tek dertleri, ödedikleri para karşılığında etraflarında koşturup durduğunuzu görmektir. Bu gibi yemeklerde, bu gibi yemekli davetlerde, bahşişin önceden faturaya dahil edilmiş olduğunu bilir ve size pislik muamelesi yaparlar. Gerçekte hiçbir şeyi mutfağa geri götürmeyiz biz. Pommes Parisienne ile Asperges Hollandaise'i tabağın içinde biraz sağa sola iteleyip bir başkasının önüne koydunuz mu, sorun kolayca hallolur.
- Kimden nefret edeceğimizi bilemediğimiz zaman kendimizden nefret ediyoruz.
- ''Sizin Tanrınız bir bahçenin ortasına bir elma ağacı koyar ve der ki 'hey arkadaşlar ne isterseniz yapın, ama bu elmayı yemeyin.' Sürpriz sürpriz, elmayı yerler ve o da saklandığı çalının arkasından fırlayarak bağırır 'Yakaladım, yakaladım.'.Oysa yemeselerdi de sonuçta bir şey değişmeyecekti.'' ''Niye değişmesin?'' ''Çünkü eğer karşındaki, kaldırıma içinde tuğla bulunan şapkaları bırakmaktan hoşlanan bir zihniyete sahipse, gayet iyi bilirsin ki bundan vazgeçmez. Er ya da geç seni gafil avlar.''