- İnsanların kişiliklerinin ortaya cıktıgı üc yer vardır derler.Yolculuk icki masası kumar.
- Yeterince sevmen için zaman gerekir. Begenmek kolay sevmek zordur cünkü. İz bırakacak şeylerin yaşanmasını bekler sevmek.
- ?Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.
- Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi Uzaktan seyretmeseydik ruhunu birbirimizin. Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden Belki bu kadar yakın olamazdık birbirimize.
- Uzun süre kafes içinde yaşamını sürdürmüş, minik bir kuş... Kanatları işlevini yitirmiş. Ve... kafesin kapısı açılıveriyor. Kuş ürkek, kuş şaşkın... Değil uçmak , titreyen ayaklarıyla yürüyemiyor bile. Ama özgürlük, onun kanında var. Çarçabuk yeniyor ürkekliğini. ÖZLEDİĞİ SONSUZLUĞA KANAT ÇIRPMAYA BAŞLIYOR.
- Gönül ağzına kadar dolu. Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma. İstanbul diyorum sen. Sen şehrim kadar güzelsin. Şehrim senin kadar acılı.
- Kızıl saçlıymış piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez.
- En acısı da ne biliyor musun? "Aslında sana hiç sahip olamadığımı, seni kaybettiğimde anlamış olmam."
- Mesela sen şimdi gelip bana ?Seni seviyorum? desen, üşenmeden bir yaşıma daha girerim?
- "Evet" 'le "Hayır" arasında ılımlı bir yol bulamaz mıydın? Neden "Belki" 'yi aklına aklına getirmedin. Oysa "Belki" daha sonraki "Keşke" 'lerin önüne geçebilecek sihirli bir kelime olabilirdi...