- Salim de yorgun düşmüştü, yukarı çıkıp kapısını çaldığında söyleyeceği şeyleri ve onun cevaplarını ve sonra kendi cevaplarını düşünmekten. Tabii hep sert konuşmalar kuruyordu kafasında, hatta adam şöyle göğsünden itmeye kalkıyor, o zekice bir hareketle karşılık veriyordu. (Lisede kompozisyonu kuvvetliydi.)
- Şimdi buluşup geziyorlar, sonra evlenecekler, sonra da banyoları akıtacak.
- Zamanında söyleyemedi, zamanında susamadı.
- O zaman canını sıkan, bitmesini istediği bir şeyin şimdi kaçırılmış bir fırsata dönüşmesi... Can sıkıntısıydı evet, önüne çözülmesi olanaksız bir sorun yumağı yuvarlamıştı. Arzu da kedi değildi, hayır.
- Geçmişin büyüsü nereden geliyor? Uçup gitti diye mi? Artık elinde değil diye mi?
- Nişanlıyım, diye düşündü Arzu. İşaret parmağını yara bandına sürttü. Geri dönüşün zor olması onu rahatlatıyordu. 23 Temmuz, diye düşündü Arzu. Merdivenlerden nikah masasına doğru alkışlarla şamatayla yüzlerinde sabun gibi gülüşlerle ve parlak simsiyah bıyıklı nikah memuru kırmızı pelerinin içinde şahitlerin ve seyircilerin ve bahşiş bekleyenlerin ve kaçırılmış bir fırsatın önünde gizlenen gerginliklerin törenden hemen sonra başlayacak dedikoduların önünde elleri sıkarken yanaklara yanaklarıyla dokunurken elden kayıveren sabun gülüşlerle dişler ortada gülüyormuş gibi çünkü Allah mesut eder. Ruhu teslim etmeden önce.
- İnsanların hemen her eylemi kendilerini inşa etmeye yönelikti.
- Dokunduğu, değdiği yerde kalan parfümü, önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırması, yüzünün güzelliğini ortaya çıkaran renkli kazakları, alt dudağını uzatıp sigara dumanını yukarı üfleyişi, birdenbire Hasan'ın dizini tutması ve bırakması vardı ama söyleyecek bir şeyi yoktu.
- Aşk ile edebiyat arasında kendince bir ilişki kurmuştu Hasan da, diğer bütün kahramanlar gibi. Önce aşkını (büyük) göstermek için başvurmuştu edebiyata. Duygularını abartan birkaç şiir, sabahları derse girmeden önce Pervin'in eline tutuşturduğu özlem, pişmanlık, kızgınlık mektupları, ünlü edebiyatçıları aşkının sözcüsü yapan alıntılar... Sonunda da karşılıksız aşkından arta kalanın süslü tasviri. Yazdığı her şeyi çok seviyordu, belki Pervin'den de çok. Aşk ile edebiyat arasında bir tercih yapmış ve kendisini seçmişti.
- Bir tanıdığın selamı gibi geçiyordu sokaktan simitçi.