- Yine de, her şeye rağmen, bu şehirde de birileri, insanlık tarihinin en başında yazılması, yazı yok mudu, çizilmesi, bağırılması gerekeni bir duvara yazıveriyor: "NE TANRI NE EFENDİ!"
Üstelik ünlem işaretini filan da unutmadan! - ... bir armağan, bir mucize olduğu söylenen şu hayatın saçma sapan bir şekilde bitebileceğinden korktum hep. İçimde böyle bir korku varken de hayatın tam da bu şekilde, yani saçma sapan bir şekilde sürdüğünü anlamadım. Asıl bundan korkmam gerektiğini anlamadım.
- Ve ben bir adım atarak korkuluğa yaklaşacağım, saçlarımı balkondan aşağı sarkıtacağım, kendimi boşluğa bırakacağım. Yolda karşıma iyi niyetli biri çıkacak ve soracak olursa, aşağıdaki insanları gösterip, bir süre yere paralel gittikten sonra onlara anlayamayacakları şeyler anlattım diyeceğim. Öyle olsun.
- Hareket etmezsen acı üzerinde birikir.
- Dostum, her şeyin farkında olduğun için mi yalnız ve mutsuzsun?
- Bana, insan yalnızca kendini anlayabilirmiş gibi geliyor. O da zaman zaman.
- Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?
- Yaşamak aslında birbirinden kopuk yaşantılar arasında bağlantılar kurmaktır. Bir hatırayı diğerine bir fotoğraf albümü değil, yaşayan bir insan bağlar.
- İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor.
- Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum, hâlâ öyle!