- Dünyaya bir mesaj yolladık: Bizim savunmamıza katılmak zorunda değilsiniz. Ancak gelin ve ellerimizi çözün veya en azından kendimizi savunmamıza izin verin. Çocuklarımız öldürülür, kadınlarımıza tecavüz edilir, kutsal saydığımız herşey harabeye çevrilirken, kendimizi savunma hakkımızı tanıyın. S.208
- HEDEFİMİZ : Müslümanların İslamiaşması SLOGANlMIZ : İnanmak ve mücadele etmek
- Bir Müslümanın adı ne olursa olsun herhangi bir kral ve hükümdar, bir milliyeti, partiyi yüceltmek ve ona benzer bir şey uğruna kendini feda etmesi düşünülemez.Zira en güçlü İslami bilinçaltı düşüncesine göre o burada, bir çeşit putperestlik ve Allahsızlık fark eder. Müslüman ancak Allah adıyla ve İslam'ın yücelmesi adına ölebilir, yahut savaş alanından kaçabilir.
- Müslüman dünyasında muhafazakar düşüncesinin, tek olmasa da, en büyük temsilcileri şeyh ve hocaların kesimidir. Onlar, İslam'ın "İslam' da ruhbaniyet yoktur", şeklindeki açık düsturuna rağmen, kendilerini ayrı bir sınıf gibi organize ettiler ve İslamın yorumlanmasını tekellerine alarak kendilerini Kur' an-ı Kerim ile insanlar arasında aracı olarak konumlandırdılar.
- Kur'an-ı Kerim kanun otoritesini kaybedip, buna karşın eşyaların "kutsal"ı oldu. Kur'an-ı Kerim'in araştırılmasında ve yorumlanmasında bilgeliğin yerini kılı kırk yaran yorumlar, büyük fikirlerin yerini okuma becerileri aldı. Devamlı surette ilahiyat formalizmin tesiri altında Kur' an-ı Kerim hep daha az ( anlayarak ve manası düşünülerek) ve daha çok (güzel sesle) okundu ve mücadele, doğruluk, şahsi ve maddi fedakarlıklar hakkındaki emirleri, tembelliğimize aykırı ve sevimsiz olarak, güzel sesle okunan Kur'an-ı Kerim metninin zevk veren (rahatlatan) sesi içinde eriyip gitti. Bu doğal olmayan durum yavaş yavaş normal olarak kabul edilmeye başlandı, çünkü bu vaziyet, sayıları her geçen gün artan ve Kur' an-ı Kerim'le yollarını ayıramayacak durumda olan, fakat aynı zamanda hayatlarını onun isteklerine göre düzenleyecek kudrette olmayanların işine gelmekteydi.
- İslamın olduğu yerde kayıtsızlık yoktur.
- İslami iktidar olmadan İslami toplum tamamlanmamış ve güçsüzdür; İslami iktidar ise İslami toplum olmaksızın ya ütopya veya zulümdür.
- Müslümanlar yaşamak ve ayakta kalmak istiyorsa eğer o, ortamı, topluluk ve düzeni yaratmak mecburiyetindedir. O dünyayı değiştirmek zorundadır, aksi taktirde o değişecektir. Tarihte var olan hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi hareket olmasın.Bunun sebebi İslam'ın bir din olmakla beraber aynı zamanda da onun bir felsefe, ahlak, düzen, tarz, atmosfer, tek kelimeyle hayatın tamamını kuşatan bir şey olmasındandır.İslami inanç ile, gayr-ı İslami yaşamak, üretmek, eğlenmek ve hüküm sürmek mümkün değildir. Bu durum ya münafıklar ya da mutsuz ve birbiriyle çatışan insanlar için geçerlidir. (Ne Kur'an-ı Kerim'i terk edebiliyorlar ne de bulundukları şartları değiştirmek için kendilerinde güç bulabiliyorlar). Ya bir çeşit keşiş ve yalnızlığı seçen kimseler (onlar dünyadan elini çekiyorlar çünkü o dünya İslami değildir) veya nihayetinde İslam ile ilgili ikilemde olan insanlar ki bunlar İslam' ı terk edip var olan hayatı ve dünyayı olduğu gibi daha doğrusu başkalarının o dünyayı biçimlendirdikleri gibi benimserler.
- Dünyayı tanzim etme hakkını kendinde gören İslam, kendi alanında başka herhangi bir ideolojinin faaliyet göstermesine gerek duymamakta, izin vermemektedir.
- Zekatta biz, insanlar arasında karşılıklı sorumluluk ve birbirinin kaderi ile alakadar olma durumunu görmekteyiz.