- "İdeoloji insanların nasıl ve ne ile yaşadıklarını sorar. Din ise böyle yaşayan insanların niçin ve nasıl bir şeye benzediklerini sorar. İdeoloji ile din arasındaki sürekli yanlış anlamanın kaynağı da burasıdır. İdeolojinin gelişme gördüğü yerde din son derece çöküş görür; çünkü din, hiç insan bulamaz, sadece çalışan ve tüketen varlıkları görür." (Özgürlüğe Kaçışım, Zindandan Notlar - Aliya İzzetbegoviç)
- Karizması olan bir şey varsa, o da ızdıraptır..!
- "milli duyguları olan bir insan kendi halkını sever, onların kusurlarını da erdemlerini de kendi üstünde taşır, o halka aittir. bir milliyetçi ise kendi halkını sevmekten çok başkalarından nefret eder, daha da önemlisi, uygulamada başkalarının mülkü olan her şeyi ister. başkalarına ait farklılıkları boğar, hoşgörüsüzdür, fiziksel baskı uygular. kendisine ait olanı savunmaz, kendisinde olmayanı ister. aşırı milliyetçiliğin özünde tanrı'ya inanç yoktur. dünyanın bütün dinleri şu basit hakikati öğretmeye çalışır (ve bütün hakikatler basittir): sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma. ya da öyle hareket et ki, davranışların herkes için geçerli olsun; ne sana göre değişsin ne de başkalarına göre." (sf. 550-551)
- "saatlerin dakikalara, günlerin saatlere, ayların ve yılların günlere sıkıştığı bir zamandı..."
- "insanlar bir şey söyler, başka bir şey yaparlar, yani inançlı ama ahlaksız birçok insan olduğu gibi ahlaklı ama ateist birçok insan da vardır. bunun yanında yine de kesin olan şey şudur: tanrı inancı olmaksızın hiçbir ahlaki sistem kurulamaz. hayatın ve çıkarların üstünde bir şeye sığınmak da bir çeşit tanrı inancı ya da dindir." (sf. 553)
- ''Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır...''
- 1941'deki büyük kıtlığı hatırlıyorum. Evde tok olduğumuz zamanlar aç olduğumuz zamanlardan çok daha azdı.
- İnsanlar başka birşeye niyet etmişlerdi fakat Allah tümüyle farklı birşey ihsan etmişti.
- İşin doğrusu seçimler bir nüfus sayımından ibaretti.
- Ne hayatı başkalarının sevdiğinden daha fazla seviyoruz ne de ölümden, başkalarından daha fazla korkuyoruz; ve yaralarımız bizim canımızı da aynı derecede yakıyor.