- ''Yaşamak, başkaları tarafından muhasara altına alınmak, yavaş yavaş boğulmaktı.'' (Sayfa: 247)
- ''Ateş gibi; fakirlik insanı güzelleştirir ve asilleştirir. Fakat sefalet hoyratlaştırır; ruhen sefil eder. İnsanda insanı öldürür.'' (Sayfa: 267)
- Sokrat, akıllı âşık ihtiraslı âşıktan iyidir diyor. Akıl, insanın ayırıcı vasfıdır. (Sayfa: 312)
- Dede'yi Wagner olmadığı için, Yunus'u Verlaine, Bakî'yi Goethe ve Gide yapamadığımız için beğenmiyoruz. Uçsuz bucaksız Asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırçıplak yaşıyoruz. Coğrafya, kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. Başka milletlerin tecrübesini yaşamağa çalışıyoruz. (Sayfa: 270)
- ''Yaptığı şeyin kötü olduğunu biliyordu. Fakat hüküm vermek istemiyordu. Artık insanlar hakkında hüküm vermekten vazgeçmişti.'' (Sayfa: 321)
- Bulut gelir pâre pâre Dördü aktır, dördü kâre Sen açtın kalbime yâre Yağma yağmur, esme deli rüzgâr Yârim yoldadır! (Sayfa: 324)
- Bulut gelir yer yaş olur İçer bâde sarhoş olur Yâr kokusu bir hoş olur. (Sayfa: 325)
- Bulut gelir seher ile Çiçek açmış bahar ile Herkes kavuşmuş yâr ile (Sayfa: 325)
- Dünyada Fransa İhtilali kadar büyük ve güzel epope azdır. Yirmi, otuz sene içinde beşeriyet, iki bin yıl kendisini idare edecek düsturların hepsini bulmuştur. Fakat başladığı zaman, neticenin sadece bir burjuvazi hakimiyeti ile biteceğini kim bilirdi. (Sayfa: 345)
- ''Ne yapalım Mümtaz; kader istemiyor! Aramızda bir ölü var. Bundan sonra beni bekleme artık! Her şey bitmiştir.'' diyordu. (Sayfa: 354)