- Onun için aşk, hislerin kelimelerle israfı değil, Mümtaz'ın ruhundaki fırtınaya olduğu gibi kendisini teslimdi.
- "Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; Asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır."
- ''Ömrün büyük ve dağdağalı (gürütülü) gecesini bir aşkın yıldızlı uykusu yapanlar, ebediyet bahçesi olan bir ölümde uyanırlar.''
- ''Ömrün büyük ve dağdağalı (gürültülü) gecesini bir aşkın yıldızlı uykusu yapanlar, ebediyet bahçesi olan bir ölümde uyanırlar.''
- "Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla , uşaklarla gitmedim. Ne yeni , süslü elbiselerim , ne su geçirmez potinim , ne sıcak paltom vardı daima diz kapaklarım yamalı , daima dirseklerim biraz dışarı fırlamış gezdim. Hiç kimse mektebe giderken bin türlü sıkı tembihle beni öpmedi , ne de akşamüstü yolumu dört gözle beklediler. Hatta eve ne kadar geç gelirsem etrafımdakiler o kadar rahattı. Bununla beraber mesuttum. Bütün bu şeylerin yokluğuna karşılık hayatı ve sokağı kazanmıştım. Mevsimler , insanlar , hayvanlar , eşya en münis ( şirin ) , en değişik yüzleriyle benimdiler."
- İnsan çocukluğunda aldığı terbiyeyi unutmuyor.
- İnsan her şeyi açıkça söylemedikten sonra neden yazı yazsın? // Siz de kabul edersiniz ki, her şeyi olduğu gibi söylemek mümkün değildir. Sözü yarıda bırakmaktansa, vaktinde iyi tasarlamak, okuyucu ile behemehal anlaşacağınız noktaları seçmek gerekir. Çünkü samimiyet tek başına olan iş değildir.
- Benim nazariyem şudur ki, insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır.
- Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına çıkmışa benzer: Kendinden uzaklaşmak, ona bir değişikliğin arasından bakmak ihtiyacı, yahut ''Ben artık bir başkasıyım!'' diyebilmek saadeti.
- Fatih Rüştiyesi'ndeki sınıfımızın kalabalık mevcudu bana, etrafımdaki yarışı en geri sıralardan, isterseniz buna kıral locası deyin, seyretmek imkanını verdi. İnsan işlerine uzaktan bakmayı oradan öğrendim.