- "Keşke dindarlığın da hafızan kadar sağlam olsaydı. Eğer bunlar Tanrı'nın kelamıysa, o zaman sen kim oluyorsun da onun suretinden yaratıldığımızı sorguluyorsun?"
"Jacob, Tanrı'nın sana bahşettiği aklı kullan. Bu cümleleri birebir anlayamayız. Bunlar birer eğriltme. Biz ölümlülerin (bazılarımız sağır ya da kambur, bazılarımız kabızlık çekiyor, bazılarımız acınacak halde) Tanrı'nın suretinden yaratıldığımıza gerçekten inanıyor musun? Annem gibi yirmili yaşlarda ölenleri, kör ya da sakat doğanları ya da devasa çıbanlardan ötürü keçileri kaçıranları, sıraca illetinden mustarip olanları, ciğerleri iflas edip, kan tükürenleri, açgözlüleri ya da canileri düşün; onlar da Tanrı'nm suretinden mi yaratıldı? Tanrı'nın bizimki gibi bir zihniyete sahip olduğunu, gururunun okşanmasını istediğini, yasalarına uymadığımıza kıskançlaşıp kindarlaştığını mı düşünüyorsun? Bu kadar kusurlu, sakat düşünce şekilleri kusursuz bir varlıkta mevcut olabilir mi? Bunlar sadece Kutsal Kitabı yazanların ifade şeklidir." - Her anı ölümün tamamen farkında olarak yaşamak hiç kolay değildir. Bu, güneşe dosdoğru bakmaya benzer : fazla dayanamazsınız.
- Klinik çalışmalarımda insanın yalnızca cinselliğini değil, bütün yaratılmış benliğini ve özellikle sonlu doğasını da bastırabileceğini öğrendim.
- ölümün fizikselliği bizi yok etse de, ölüm fikri bizi esirger.
- Sonunda her şey mutlaka yok olacaksa hiçbir şeyin gerçekten anlamlı olmadığını kendine söylüyordu.
- hiçlikle ilgili anksiyete kendini hızla somut bir şeye bağlar.
- Hayatını, tren vagonlarında olduğu gibi, o ileri gittiğini sanarken aslında geriye gitme deneyimine benzetir. Kısacası var olmanın farkına varır.
- Alınan zevkin sınırlılığı, zevkin değerini artırır.
- İyi davranışlar insana ölümüne kadar eşlik eder ve dalgalanarak sonraki kuşaklara aktarılır.
- Epikouros ölümün kılık değiştirmiş görüntülerinden bir anlam çıkartılması gerektiğini belirtmişti: örneğin aşırı dindarlık, aşırı zenginlik, güç ve onur kazanmak için verilen büyük çaba, bütün bunlar ölümsüzlüğün sahte bir modelidir.